banner68

banner101

banner108
20 Nisan 2024 Cumartesi

Miting havasında açılış

EFSANE BAŞARILAR DİLEDİ

SEVGİLİ MERSİNLİ FENERBAHÇELİLER,MERSİNİDMANYURDU TARAFTARLARI..SİZLER İÇİN MERSİNİDMANYURDU VE FENERBAHÇEMİZİN EFSANE OYUNCUSU TAM BİR 10 NUMARA OSMAN ARPACIOĞLU İLE SOHBET ETTİK..

02 Şubat 2014 Pazar 15:16
EFSANE BAŞARILAR DİLEDİ
 
Sevgili Mersinli Fenerbahçeliler ve Mersin İdman Yurdu’lu taraftarlar.
 Futbol hayatımın en güzel  11 senesini bu iki takımda yaşadım.60′lı yılların başında Samsun’da başlayan futbol tutkum,1964-1965 senesinde Ankara’da Hacettepe ve sonrasında Mersin İdman Yurdu’nda devam etti.
 O sene 2. lig Kırmızı grupta mücadele eden Mersin İdman Yurdu,Fahrettin Cansever hocamızla,Kadri ağabey,Refik,Renda,Ayhan ve Alp gibi çok değerli arkadaşlarla açık ara şampiyon olurken,ben de 23 gol atarak sezonu gol kralı olarak tamamladım.
 2.Asbaşkanımız Mahir Turhan, hepimizin babası, Erol Tarhan,Halit Gazioğlu,Sezai SAK Bey,Seyfi Alanyalı, Dr.Aydın Bey ve diğer yönetici büyüklerimiz tüm takımın,24 kişinin ağabeyleri idi.Bu arada Hacı babayı Hacoz’uda Unutmayalım.
 Mersin İdman Yurdu’nun şampiyonluğu 1967-1968 profesyonel olarak başlamama da sebep oldu ve de halkın isteği ve yönetici büyüklerimizin arzusu ile yeni baştan bir takım kuruldu.
 Kimler Yoktu ki;
 Kaleciler: Yunus Ceyhan-Doğan Ölçülü-Fikret Özdil-Rıfkı
 Defans: Halim Kütükçüoğlu-Yalçın Saner-Battal Toktay-Nihat Fırat-Deniz Temen-Kadri Aytaç-Refik Çoğum-Mustafa Aksoy-Mümtaz Sümer-Fikri Pehlivan-Abtullah Turgut
 Ofans: Tarık Kutver-Alp Sümeralp-Tarık Arıkan-Kahraman İnan-Ayhan Öz-Osman Arpacıoğlu-Ali Açıkgöz-Burhan Güler-Mehmet Kiraz
 1967 sezonundan 1971 Haziran’ına kadar 4 sene daha profesyonel futbolcu olarak Mersin İdman Yurdu’na hizmet ettim.Bu arada 1970 Haziran ayında eşim Nuray hanımla tanışarak evlendik.
 O zamanlar 23-24 yaşlarında idim ve düzenli bir hayat bana çok şeyler kazandırdı.
 Futbol takımımıza bakacak olursak o yıllarda,Muharrem Algış,Erol Evcimen,Mustafa Yürür,Cihat Erbil,Küçük ve Büyük ibrahimler,Akın ve Olcay’ında kadroya katılması ile birlikte takımımız lig 4.’sü olduğu gibi,ligin korkulan ekiplerinden biri olmuştuk.
 1970-71 sezonunu da başarılı bir performans ile kapatınca tüm takım arkadaşlarım ve benim için transfer teklifleri gelmeye başlamıştı.1971 Haziran ayında Ankara’da Üniversite imtihanlarına çalışırken önce Beşiktaş sonra Fenerbahçe yöneticileri evimizin kapısını çalmaya başladılar. Ailecek Koyu Fenerbahçe taraftarı olduğumuzdan ilk günden rengimizi belli ettik.
 Fenerbahçe yöneticilerinden ve Eski futbolcularından Ahmet Erol,eğer yanlışım yoksa Haziran’ın 15-17′si gibiydi.Beni ve eşimi Ankara’dan evden alarak özel bir araba ile Mersin’e getirdiler.Çünki ben Tahir Turhan’ın izni olmadan bir yere adım atmam dediğimden,onun yanına giderek durumu anlattık ve rızasını alarak tekrar Ankara’ya ve oradan da Hereke civarında bir motele yerleştik.
 Oldukça zor geçen bir 15 gün sonunda transfer günü geldi ve ben de mukaveleyi imzayalayarak,resmen gönlümde yatan takımın oyuncusu oldum.
Bu arada şunu da ne bir şekilde belirteyim ki; Eğer Mersin İdman Yurdu bana Mersin’de kalmam konusunda tavır koysa idi kalırdım.Ancak bana ödenecek paranın iç transferde dengeyi bozacağını düşündüklerinden ve Fenerbahçe’nin teklifinin o günler için oldukça büyük meblağ olduğundan,böyle bir karar vermek durumunda kaldılar.
 1975′li ve şimdi ki yılları kıyasladığımda yani 35-40 senelik bir aralığın mukayesesi.
O kadar çok farklılıklar var ki bunları yaz,yaz bitmez.
 En azından maddi yönden bakacak olursak,bizim zamanımızda kulüpleri kasaları seyirci hasılatı ve Başkanın lütfedeceği  para ile dolarken,bugün Federasyon katkıları,her puana para ödenmesi,Loto,Toto vs… gelirler,UEFA katkıları,Radyo-TV gelirleri,Sportif malzeme gelirleri,dediğim gibi yaz yaz bitmez.
 Sahaların bakımı,tribünlerin tamamının koltuklu olması,takımların Antrenörsüz,Fizyoterapistsiz,Kaleci  çalıştırıcısız olamaması gibi..
 Evet Eskiyi ve şimdiyi kıyaslamaya devam edelim; Yukarıda belirttiğim hususlar dışında,bir kulüp ile profesyonel olarak mukavele imzalarsanız,bu iki yıl geçerli oluyor ve kulüp bu anlaşmada size transfer parası olarak verdiği tutarın,%60′ını vererek veya Federasyona yatırarak,2 sene daha mukavelenizi uzatabiliyordu.Yani bir imza attığınızda kulübe 4 sene bağlanmış oluyordunuz.Şunu çok açık belirteyim,bizlerin o senelerde 2 yıl için aldığı transfer ücreti ile 120-130m2′lik bir apartman dairesi ancak alınabiliyordu.Bugün ise apartmanı toptan alabiliyorlar.
 Ara transfer,1 yıllık anlaşma yoktu böyle şeyler. Sahalara değinecek olursak, pırıl, pırıl çimlerdeki bizler,yazın itfaiyenin suladığı,kışın toprak ve kum atılarak zemini oynanabilir hale getirilen statların zeminlerinde mücadele vermeye çalıştık.Bu statlar Tevfik Sırrı Gür’de de aynı,İstanbul İnönü Stadında da,İzmir Alsancak stadında da aynı idi.Hele İzmir Alsancak stadının zeminine kömür tozu atılırdı.Kazara düşersen bacaktan,koldan 50-100 gr ete güle güle.
 Malzemeler deseniz bir alem.Ayakkabılar İstanbul’da özel yapılan Dinyakoz.Altından çiviler batar.MersinİdmanYurdu’nda da,Fenerbahçe’de de,size teslim edilen bir çift ayakkabıyı 2 sene giymeye mecburdunuz. Almanya’dan Adidas getirtebiliyorduk, ama parasını kendimiz ödüyorduk.
 Sezon başında 2 takım eşofman,2 şort,2 T-Shirt ve 2 lastik ayakkkabı tarafımıza zimmetleniyor,sezon sonunda tek tek sayılarak geri toplanıyordu.Noksan var ise tutarı maaşlarımızdan kesiliyordu.
İnanın koskoca Fenerbahçe’de de uygulama böyleydi.
 Fenerbahçe’de ki ilk senemde hocamız Sabri Kiraz ve Selahattin Torkal’dı.O sene benimle beraber Muharrem’ide transfer etmişti Fenerbahçe.Takımda çok güzel bir arkadaşlık vardı.O sene sakatlıklar ve cezalar nedeni ile puan kaybımız fazla oldu ve ligi 2. kapatırken,ligde ki Galatasaray maçlarının birini kazanıp,birinde beraber kaldık ve bu maçlarda Galatasaray’a 3 gol attım.

 

 Bilmiyorum nedendir, belki de fazla hırs yapmadığımdan,Galatasaray maçları benim için hep kolay geçmiştir ve oynadığım hemen hemen her maçta gol atmışımdır.Eğer yanlışım yoksa,futbol hayatım boyunca da en çok golü Galatasaray’a ve Adanaspor’a attım.Unutamadığım Galatasaray maçı ise 3 Aralık 1972 tarihinde İnönü Stadında 1-1 berabere kaldığımız maçta attığım frikik golüdür.
 Biz genellikle Galatasaray maçlarına bir bayrama hazırlanıyor gibi hazırlanırdık. Teknik Direktörümüz Didi,Galatasaray maçlarını bayram olarak bizlere aşılar ve kazandığımız taktirde tüm Sarı Lacivert camianın,büyüklü,küçüklü olarak eğleneceğini,onları bundan mahrum etmememiz hususunda sabah-akşam,müsabaka bitene kadar beynimizi yıkardı.Hatta şunu özellikle  yazayım ki o haftanın antrenmanları çift kale maçlarla,frikik ve penaltı çalışmaları ile geçerdi.
 Didi, Brezilya ekolünden geldiğinden topla yumuşak,artistik oyunları seven,gösteri futboluna yönelik bir hoca idi.Özellikle beni,özel çalışmalarla frikik ustası yapmıştı ve onun hoca olduğu dönemlerde,takıma frikikten oldukça gol kazandırmıştım.
 Şunu da açıklıkla belirteyim;Brezilya’lılar da,İtalyan’lar ve İspanyol’lar gibi çok sıcak kanlı insanlardı ve bizlere çok benzerler.
 Didi ve eşi ile sık sık toplanır,beraberce yemek yer,eğlenirdik.Takımda da birlik beraberlik ve de arkadaşlık çok iyi idi.
 Takım Kadromuz;
 Kaleciler: Datcu ve Yavuz
 Defans: Yılmaz,Ercan,Serkan,Levent,Numan,Timuçin,Nedim,Cevher,Niyazi,Şükrü,Kamil,
Önder.
 Ofans:Selahattin,Ender,Cemil,Ben,Mustafa,İbrahim ve bir kaç genç arkadaş.
 O senelerde bozulmayan üçlümüz Cemil,Osman,Ender’di.hakikaten ikisi de benim dönemimin klas adamları idi.
 Sayın Başkanlarımıza gelince;
 Emin Cankurtaran bey, daha önce bahsettiğim kulüp başkanlarından biriydi.Yani kulübü para ile besleyen,ve karşılığını da dolaylı yollardan alabilen hasta Fenerbahçeli bir kişi idi.
 Aziz Yıldırım’ da biraz olsun topu tekmeleyen,içinde müthiş bir Fenerbahçe sevgisi olan bir zat.
Kulübe kazandırdıkları inkar edilemez,aynı zamanda Emin Beyle de kıyas edilemez.
 Fenerbahçe Kulübünün şirketleşme olayı da gayet normal.Zaten artık UEFA tüm kulüpleri bu yönde zorluyor ve kulüplerin gelecekleri açısından,tüm kriterlere uyulmasını istiyor.Özetle UEFA eskiden olduğu gibi kulüplerin,şahısların ellerine bakmamasını,kendi yağları ile kavrulmalarını ve bütçelerini ayarlamalarını zorunlu koşuyor.
 3 Temmuz süreci ile ilgili düşüncelerime gelince;17 yıllık futbol hayatımda çeşitli şekillerde şike olayı ile karşılaştık. O dönemlerde daha çok hatır şikesi geçerli idi.Takım içindeki büyük ağabeylerin,hatırlı kişilerin sözü geçerdi ve onların özlerine uyulurdu.
 2013 Temmuz’unda başlayan ve halen devam eden bu saptırmalar,birazda gündem değiştirme ile de izah edilebilir.
 Son Olaylar Fenerbahçe camiasının Başkanlarını ne kadar sevdiklerini ve daima yanlarında olacaklarının açıkça ifadesidir.Bir bakıma da şöyle ifade edilebilir;
Bu bazı şeylerden korkanlara verilen bir göz dağıdır.
 Sevgili Mersinli Fenerbahçeliler,ben derimki;  Tabi Fenerbahçeli olmak bir ayrıcalık ama 1925′lerde kurulmuş,senelerce Çukurova’nın kralı olmuş,Kırmızı Şeytanlarınıza da sahip çıkın.Bakın Süper lige,bakın PTT 1. lige,kaç takımın kökü 1925′ lere dayanıyor.36 takımdan ancak 6 veya 7 tanesi 1925′lerden önce kurulmuştur.
 Bu demek değil ki Fenerbahçe’yi boşayın.Ben Mersin İdman Yurdu’nda forma giyerken,aklım Fenerbahçe’de idi.Çocuklukta aklımız,fikrimiz ve de sporculuk hayatımızda tek idealimiz,o çubuklu formayı giyebilmekti.
 Tabiki benim için Fenerbahçe,bir başkası için Galatasaray,Beşiktaş.
 Fenerbahçe takımı bu sene kollektif futbol oynamaktadır.Ben takımı 1970-1978′lerde ki Hollanda Milli Takımına benzetiyorum.Bir makine düzeninde aksamadan,hırsla çalışan bir takım.Böylede olunca beğendiğim futbolcular olarak sadece Gökhan ve Caner diyeceğim.Bu gidişatımız ve oynadığımız futbol çok iyi,tahmini ligin bitmesine 2-3 hafta kala,şampiyonluğumuzu ilan ederiz.
 Ziraat Türkiye kupasında elenmemizi de süpriz olarak görüyorum.Eğer elenmeseydik ligde de bu kadar rahat olabileceğimizi zannetmezdim.
 Son olarak futbolda amatör mü yoksa profosyonel ruh mu diye sorarsanız,hiç düşünmeden profesyonelliğin çok ağır bastığını söyleyebilirim.Nedeni de ben ve yüzlerce arkadaşım,meslektaşım aynı yollardan geçerek bugünlere geldik.
 Sevgili Mersin İdman Yurdu ve Mersinli Fenerbahçe’li arkadaşlarım.
 Neticede spor çok güzel bir olgu.Ne olursa olsun,kim hangi takımı tutarsa tutsun,kardeşlik,arkadaşlık her daim çok güzel.
 Şunu da özellikle yazayım;Mütevazi olmak,insanın kendisini sevdirmesi,alçak gönüllü olmak,hayatını boyunca en zor kapıları bile size ardına kadar açar.
 5 senemin geçtiği Mersin İdman Yurdu’nda çok güzel şeylere imzamı attım.
 Mersin İdman Yurdu tarihinde ilk gol krallığı,Refik ile beraber ilk kez A Milli takıma seçilme ve ilk 11′de yer alabilmek,3 büyüklerden Fenerbahçe’yi ilk kez kendi sahasında (İstanbul) yenebilmek şerefine erişebilmek,6 yıl formasını terlettiğim Fenerbahçe’de ise gol kralı olabilmek,2 kez lig şampiyonluğu,1 kez Türkiye kupasını kaldırmak,19 kez  Milli Takım Formasını giyebilmek ve A Milli Takımın 200. golünün sahibi olmak.
 Birde beni en çok onere eden,Fenerbahçe forması ile defalarca Tevfik Sırrı Gür Stadına ve sahasına çıkmama rağmen hiç bir zaman kötü bir tezahüratla karşılaşmamış olmamdır.

 Bir ağabeyiniz olarak, sizlere başarılar diler, yanaklarınızdan öperim.

 Tüm Mersinli’lere Saygı ve Sevgilerimle..
 KAYNAK:
 www.mersinlifenerbahceliler.com

 

    Yorumlar

Yeni Sitemizi Nasıl Buldunuz?

EN ÇOK YORUMLANANLAR
BUGÜN
BU HAFTA
BU AY
E-GAZETE
  • Guncel Haber Tamsayfa.Net - 17 Şubat 2021 Manşeti
ARŞİV