banner68

banner101

banner108
27 Nisan 2024 Cumartesi

Ekosistem Çalıştayı Barselona'da gerçekleştirildi...

AĞAÇLARIN DİLİ

06 Kasım 2022, 12:38
AĞAÇLARIN DİLİ
Dr. Özlem Hasanoğlu
 Çocukluğum Kaz Dağları’nın eteklerinde yeşil ve mavinin birbiri ile dans ettiği, çocukların sokakta kan kardeş olduğu bir kasabada geçti. Evimiz tek katlı, bahçeli taş binaydı. Mutfak penceresinden baktığımda gördüğüm en muhteşem şey herkesin gölgesine sığındığı ulu çınar ağacıydı. Bir de çınar ağacına yaslanmış elma şekerci… Arka kapıdan bahçeye çıkılırdı.  Meyve ağaçlarının arasında oynamanın ne kadar özel olduğunu ise çok sonra anladım. Ama öyle birkaç çeşit değil. Aklınıza gelebilecek her meyve ağacından bahsediyorum. Yaprakları ile ipek böceğimi beslediğim dut ağacı, cezalı olduğum zamanlarda dayanamayıp arkadaşlarımla oynamak için dallarına tırmanıp duvardan aşağıya atladığım erik ağacı, çekirdeklerinden kolye yapmaya çalıştığımız yeni dünya, ne zaman ne kadar yediğimizi belli etmek için ellerimize rengini veren ceviz, kulaklarımıza küpe olan kiraz ve vişne, kokusunda davet ıhlamur, muşmula, mandalina, fıstıklarına doyduğumuz çam ağaçları. 
Tabii en önemlisini unutmamak lazım; zeytin ağaçları. Üç arkadaş gizlenmek istediğimizde zeytin ağaçlarının arasına dalardık. Her birimizin bir ağacı vardı. “Bu benim” diye sahiplendiğimiz, kim bilir kaç çocuğun ruhuna şifa olan, kahkahalarını, gözyaşlarını köklerine, oradan meyvelerine veren. Dün gibi hatırlıyorum, herkes kendi ağacına tırmanabilirdi, o yaşımızda bize ait özel olan tek şey o ağaçlardı.  Acaba hala ordalar mı? Hala meyve veriyorlar mı? Hala çocukların yaşamının bir parçaları mı? Yoksa tüm sırlarıyla toprak mı oldular? 
Aslında bilgisayarın başına oturduğumda bambaşka bir yazı tasarlamıştım. Tamamen iş odaklı. Ne de olsa iş her şeyden önemliydi(!)  Ama ne olduğunu anlamadım bile. Ellerim beni dinlemedi, çocukluğumun ağaçları beni çağırdı. “Biz sana can olduk, ruhunu onardık, sırdaşındık, neşe verdik evet acı da verdik ama hepsi senin içindi. Hatırlıyor musun? Hani sen aramızda dolaşırken sana umut fısıldardık. Tüm çocuklar dallarımızın arasında oynarken sizi seyrederdik. Evet dallarımızı kırdığınız da oldu ama olsun, masumcaydı. Biz kendimizi onardık. Şimdi o günlere dön. Senin de dalların kırılabilir. Kendini onar, umut olmaktan vazgeçme.”
 Bu dünyada dikili bir ağacı olmalı insanın. Büyümesi için suladığı, köklendiği, dallarına tırmandığı, meyvesini yediği, gölgesinde oturup hayal kurduğu, karıncaların üzerinde azimle yürüdüğünü gördüğün.
 Nefes almak için…
Nefes olmak için… 
Bir dikili ağacın olmalı!

    Yorumlar

Yeni Sitemizi Nasıl Buldunuz?

EN ÇOK YORUMLANANLAR
BUGÜN
BU HAFTA
BU AY
E-GAZETE
  • Guncel Haber Tamsayfa.Net - 17 Şubat 2021 Manşeti
ARŞİV