Günlük yaşantımızda sıklıkla duyduğumuz hepsinin birbiriyle yakın ilişki içinde bulunduğu kelimeler dizisi; adaletli, kalifiye, vasıflı, liyakatli, ehliyetli, ustalık anlamlarını da taşımaktadır.
Türkiye’de ise daha çok anlamını kaybetmiş ve kifayetsiz kalmış bir özellik, bir anlamdır. Her sektörde ve kurumlarda sıklıkla rastlanan bir durum da şudur: Mesleğe binlerce insanın arasından sıyrılıp sınavla girmiş, yabancı lisan bilen, yüksek lisans yapmış, her türlü yeterliliğe sahip insanların üzerine; lisan bilmeyen, yeterli tahsili olmayan, vizyonsuz yöneticiler ve başkanlar görevlendirilir. Son dönemlerde de bu durumlar daha da fazlalaşmıştır.
Liyakatsiz görevlendirmeler bir tür toplumsal hastalık hatta kanserdir. Kimden ve nereden gelirse gelsin kişinin layık olmadığı makama getirilmesi torpildir. Her devrin insanı olan karaktersizlerin, torpille, satılmışlıkla, hak yiyerek geldiği o yerler gurur değil ancak utanç makamıdır.
Yani yetenekli ve liyakat sahibi insanlar, kurumları coşturup verimlilik ve kârlılık sağlayıp gururlandırırken; başarısız ve liyakatsiz kişiler bu sıkıntılı ve belirsizliklerle dolu süreçte kurumlarını tünelin sonundaki ışığa değil de bir daha senelerce düzeltilemeyecek sıkıntılara hatta iflasa götürebilir.
Tüm meslekler ve bilimum işlerde, kültürde, sanatta görevlendirmelerde liyakat esas alınmalı ve en önemlisi adaletli seçimlerle insan arayışı içinde bulunmalıdır.
Adaletli seçimler ise; hak ve hukuka uygunluk, hak ve hukuku gözetme ve yerine getirme yani doğruluktur.
Ülkemde doğru ve adaletli insanların çoğalması dileği ile…
Güray Gökal
Kişisel Gelişim Uzmanı
Yazar & Eğitmen
Yorumlar