Günümüzde hızla hayatımızın her alanına giren yapay zeka kavramını, aynı hızla eğitim öğretim modelimize entegre etmeliyiz. Bu entegre biçimi, hepimizin anladığı şekliyle eğitim öğretimde kullanılan yapay zekalı/dijital ürünlerin çokluğu veya araçsal entegresi değil; daha ziyade yaklaşım biçimi ve yapay zekanın/dijitalleşmenin eğitim öğretimle mantalite bakımından uyumluluğudur. Yapay zekânın/dijital araç ve gereçlerin eğitim öğretime aktarılması elbette doğru bir yaklaşımdır. Fakat banim özelikle vurgulamak istediğim durum; içinde bulunduğumuz çağı doğru okuma ile anlamlandırıp geleceği ön görerek hızla küreselleşen, değişen, güçlenen bir dünyada, varlığımızı güçlü bir biçimde ortaya koyarak sürdürebilmek için doğru adımlar atılmasıdır. Bunun mümkün olması da elbette ki çocuklarımızın doğru bir eğitim öğretim modeli ile yetiştirilmesi ile olacaktır.
İçinde yaşadığımız çağın belki de en güçlü ilkesi ‘’GÜÇ’ ’tür. Güç, çok katmanlı ve oluşturulması birçok etmene bağlı çok yönlü bir kavramdır. Yaşadığımız dünyada, bugün ekonomik güç dengelerini elinde tutan ülkeler ve lobilerin bu güce nasıl ulaştığına bakmak ve anlamlandırmak önemlidir. Bu noktada, bana göre güçlünün temel prensibi, üreten ve ürettiğini ekonomik katkı ile ülkesinin her alanına entegre edebilen bireyler yetiştirmesidir.
Bunu temel prensip edinerek oluşturulan bir eğitim öğretim modelinde öne çıkarılması gereken iki temel prensip ise zekâ/yeteneklere göre eğitim ve çağdaş bir eğitim öğretim modelidir.
Bu iki temel prensibi anlamaya ve anlamlandırmaya çalışırsak;
ZEKÂ/YETENEK NEDİR?
Zekâ ya da ruhbiliminde anlak; zihnin öğrenme, öğrenilenden yararlanabilme, yeni durumlara uyabilme ve yeni çözüm yolları bulabilme yeteneğidir. (Yörükoğlu, Atalay,2004)
Bir başka deyişle zekâ, zihnin birçok yeteneğinin uyumlu çalışması sonucu ortaya çıkan bir yetenekler birleşimidir. (Aral, Neriman,2001)
Zeki bireyse yaratıcılık, sanat, spor liderlik kapasitesi veya özel akademik alanlarda akranlarına göre yüksek düzeyde performans gösteren birey olarak tanımlanmıştır. (MEB, 1991-2006 Özel Eğitim Hizmetleri Yönergesi)
ZEKİ/YETENEKLİ BİREYİN ÖZELLİKLERİ:
Bebeklikte olağan dışı ataklık
Uzun dikkat süresi
Geniş hayal ve imgeleme gücü
Uykuya daha az ihtiyaç duyma ve enerjik olma, gelişimsel dönüm noktalarına daha hızlı ilerleme
Keskin gözlem yapma
Aşırı merak duyma
Güçlü bellek
Erken ve olağanüstü dil gelişimi
Hızlı öğrenme yeteneği
Aşırı duyarlılık
Akıl yürütme ve problem çözme beceresi
Mükemmeliyetçilik
Sayılar bulmacalar ve yap-bozlarla oyun becerisini geliştirme
Kitaplara aşırı ilgi duyma
Soru sorma
İlgi alanının oldukça geniş olması
Gelişmiş mizah duygusu
Eleştirel düşünebilme
İcatlar yapabilme
Aynı anda birkaç işi yapabilme, yoğunlaşabilme
Yaratıcılık (Jackson ve Klein,1997; Davis ve Rimm.1998)
Zekanın tanımı ve özellikleri incelendiğinde; yaşam koşullarının değişmesiyle birlikte çocuğun doğuştan getirdiği bilişsel özellikleri stabil kalmakla birlikte zeki bireyin, bilişsel, çevresel faktörlere dayalı ve soyut, somut becerilerine bakıldığında, günümüz yaşam koşullarında değişiklikler gösterebileceği ortaya çıkmaktadır. Sürekli ve hızla değişen yaşam koşulları, gelecekte insan biyolojisini de etkileyebilir, yukarıda zekânın özellikleri ve belirtilerinde görülen sonuçlar gözlemlenmeyebilir. Fakat halihazırda yukarıdaki 1998 yılında yapılan zeka tanımlarından ziyade; insan biyolojisi ve zihinsel yapısının, günümüz koşulları içerisinde uğradığı değişikliler ışığında, zekanın yeniden tanımlanması gerekir. Konuyu bu noktadan ele aldığımızda, yukarıda ortaya konulan zekâ özelliklerinin de günümüz gelişmeleriyle paralellik göstermesi beklenir. Bu durumda yaşadığımız çağı, özellikle yapay zekâ/dijital anlamda tüm bireyleri etkisi altına aldığı göz önünde tutularak yepyeni, yapay zekâ entegreli eğitim öğretim modellerinin ortaya çıkarılması gerekir. Hatta gelecekte değişmesi beklenen insan zihinsel yapısı ve biyolojisinin sonuçlarının da göz önünde tutularak bir eğitim öğretim modeli geliştirilmelidir.
Günümüz yapay zekâ/dijital çağın içinde doğan ve gelişimini bu şartlarda sürdüren bir çocuğun; gelecekte ne gibi biyolojik ve zihinsel bir değişime uğrayacağını şu anda kestirmek çok zor olsa da günümüz eğitim öğretim modellemelerinin, geleceğe uygun bir biçimde yapılandırılması şarttır. Bu yapılandırma sırasında, yapay zekâlı-dijital sarmallı bir dünyanın, insan genetiği, sosyolojisi, fizyolojisi ve zihinsel etkilerinin ortaya çıkarabileceği sonuçlar, konunun uzmanlarınca öngörülerek eğitim öğretim modeli oluşturulmalıdır.
Bundan 10/15 yıl önceki şartların bile günümüzde ortadan kalktığını var sayarsak; teknolojinin ve diğer alanların, bu hızlı değişimini göz önüne alırsak gelecekte bizlerin nelerle karşılaşacağını kestirmek elbette ki çok zor. Fakat imkânsız değil. Bugün internetin ve yapay zekâlı/dijital çağın gereksinimleriyle daha 0 -2 yaşında tanısan bir çocuk; bundan 20 /30 yıl önceki bir çevrede doğup büyümediği için bilişsel gelişimi, o dönemdeki çocukla aynı göstergeleri, sonuçları ortaya koyan bir gelişim değil; bu dijital çağın etkileşimiyle ortaya çıkan davranış biçimleri olarak kendini gösterecektir.
ÇAĞDAŞ EĞİTİM
Bugün dört duvar arasında Dünya’yı dijital bir platformdan seyreden ve tanımaya, anlamaya çalışan çocuk; bir ağacı, bir kuşu sadece dijital olarak tanıyacak ve belleğine dijital haliyle yerleştirecektir. Bu durum, diğer dijital hayatın dışındaki tüm gerçek çevre ve yaşam için geçerlidir. Bu durumda dijital tanıma/ öğrenme ile zekâyı doğrudan etkileyen bilgi birikimi, soyut somut düşünebilme becerisi, yapay zekâlı/dijital bir mantıkla gözlemlenecek ve sonuçları yapay zekâlı/dijital bir mantıkla değerlendirilmeyi gerektirecektir. Bugün her ne kadar eleştirsek de yapay zekâ eksenli dijital dünya, eğitimden savunma sanayisine kadar hayatımızı çepeçevre kuşatmış durumdadır.
Gelişim ve gelişme kavramları, yaşayan bir organizmadır. Her yaşayan canlı gibi o da var olur, büyür, gelişir ve yerine yenisini bırakır. Bu döngü böyle olduğu için adına gelişme denilmiştir. Doğanın içinde var olan her canlı, biteviye sürdürür varlığını; ancak hep yerine yeni filizlenmeyi bırakarak. Bir ağaç, insan gibi doğar, büyür yaşlanır ve yok olur. İnsan, doğar, gelişir ve tamamlar yaşamını. Ve döngü sonsuza dek sürer. Sürmediğinde zaten insan popülasyonundan söz edemeyiz. Gelişim, gelişme de bu döngüden farklı değildir. Bugün çok değil, 1 yıl önceki dijital bir aracı kullanmıyorsak ve bu değişim, her geçen gün hızını, 3/ 4 katıyla ilerletiyorsa her konuda olduğu gibi bugün yapay zekâ/ dijital zeka ve gereksinimleri, koşulları konuşulmalıdır. Ve bir an önce eğitim modelleri buna entegre edilerek gelecek nesillerin adaptasyonu sağlanmalıdır. Var olan güçlü bir şeye direnç göstermek, aklın sınırlarını zorlayan mantık dışı bir yaklaşım biçimidir. Veya yok saymak; ya da eğitim öğretim modelinden, insanı ilgilendiren tüm yaşam koşullarına kadar bütünsel bir yaklaşımla, akademik bir çalışmayla şekillendirmemek de ileride geç kalınmış onlarca zarara uğratabilir insanlığı.
Bu durumda yapılması gereken en önemli çalışma; çocukların yeteneklerini erken evrede tanılayıp, geliştirmek ve yetenek/ zekâ kavramını, çağın yapay zekâlı/ dijital sonuçlarına göre yeniden tanımlayarak gerçek anlamda yerli, millî ve modern bir eğitim öğretim modeli ortaya çıkarmaktır. Bunun yolu, yapay zekalı dijital çağın ortasına doğan bir çocuğu; bilinçli bir yaklaşımla yukarıda anlattığım-yapay zekayı/ dijital gerçekliği, araçsal gören eğitim öğretim yaklaşımı yanında, mantalite olarak benimsemiş-evrelere ayrılan yapay zekalı/dijital öğrenme, yapay zeka/dijital kanıksama ve yapay zeka/ dijital hazmediş( çocuğun aşamalarla yapay zekayı/dijitalleşmeyi öğrenmesi ve kullanması) biçimiyle eğitim öğretime dahil etmektir. Ve yapay zekâlı/dijital bir yaklaşımla (çocuğun yaşadığı çağdaki ZEKA/YETENEK tanımlamasındaki taşıdığı farklılığını benimsemiş) tanılayarak yeteneklerine göre eğitmek öğretmektir.
Yorumlar