Eklenen her rakam biz de mutlaka değişiklikler yaratıyor. Bu değişiklikler fiziksel yada ruhsal oluyor... Kimi yavaş yaşlanıyor... Kimi hızlı... Kimi her yaşın kendine göre güzelliği var diyor... Kimi çizgileri gördükçe isyan ediyor, benim ruhum daha genç diyor...
Yaş almak yaşlanmak mıdır? sorusuna kavram kargaşaşı yaratmadan keskin bir yanıt ile “evet tabiki yaş almak yaşlanmaktır “ diyenleri duyar gibiyim..ya da “hayır yaş alsam da benim hissettiğim yaş yaşımın çok gerisinde “ diyenler de var..onları da duyuyorum...
Bana göre ucu açık bir soru bu... Kişiye göre değişen bir kavram... Yine dönüp dolaşıp insan ruhuna geleceğim... RUHUN yaşı yoktur. Ruh yaşlanınca ancak insan da yaşlanır diyeceğim... Diyeceğim de buna da karşı çıkanlarınız olacak muhakkak. Yaşlanan bedende Ruh nasıl genç kalır diyeceksiniz... O halde soruyorum, 70 yaşında olduğu halde ruhu 30 yaşında olan mı gençtir? yoksa 30 yaşında olduğu halde kendini 70 yaşında hisseden mi ? En doğru söylem, siz ne hissediyorsanız o yaştasınız aslında...
Yaşlanan insanın en belirgin tepkisi, fiziksel şikâyetleri oluyor. Buna bir de zihinsel değişimler algıda yavaşlama olunca, insan da ruhsal bir çöküş de başlıyor elbette... insanoglu yaşlanmanın yarattığı psikolojik etki ile önce ölümü redetti. Sonra mezarlıkları şehrin dışına taşıdı. Siz hiç şehrin ortasında mezarlık gördünüz mü ? Mezarlıkları şehrin dışına taşıyan insan, yaşlanmaya karşı görmezden gelmeyi çok açık ve net gösteriyor zaten..Ancak ne yaparsak yapalım biyolojik yaşlanmaya engel olmak imkansız. Siz ne yaparsanız yapın sadece biraz daha genç ve zinde görünebilirsiniz... Gelişen estetik cerrahisi buna şahaser çözümler buluyor. Bereket tanrıçası ya da güzelliği ile güzellik kavramına sembol olmuş yunan tanrıçası Kleopatradan gelen süt banyoları, güzellik iksirleri, onu idol alan kadınların doğal bitkilerden yaptıkları kurlar geçici bir zindelik sağlıyor. Ama yaş aldıkca beden ne yazık ki genç kalmak için direnen insanı hayal kırıklığına ugratıyor. Diğer yanda yaşlanmaya direnen ruh diyor ki, evet yaşlandım bedenim artık eskisi gibi diri değil ama ben otuzlu yaşlarda kaldım...Olgunum, bilincliyim, deneyimlerim var ve bu deneyimler sayesinde dengedeyim..hala içimdeki çocuk çok canlı, hayattan keyif alıyorum ve neşeliyim...içim kıpır kıpır..aşkı sevdayı sevgiyi tüm güzel olan duyguları cıvıl cıvıl yaşıyorum...
”unumu eledim, eleğimi duvara astım” deyimi bana göre değil... Hala hayata katkı sağlamaktan mutluyum. Hissediyorum, duygularım capcanlı ve ben gencim..! İşte tam da bu durumda RUH genç kalıyor ve yaş aldıkca yaşlanma beden de kalıyor.
Size, beden yaşlansa da Ruh neden yaşlanmıyor... kavramına örnek bir fıkra anlatmadan yazımı sonlandıramayacağım: Gülerken düşüneceksiniz bu fikrayla..!
Yaşlı bir teyze ve amcanın genc ve güzel kızı evlenir...Kızı bir başka şehire gelin gider...bir ay geçmiştir anne baba çok merak eder, acaba kızları mutlu mudur ? diye kaygı içindedirler.
Kadın kocasına “ Bey hadi habersiz aniden gidelim bizim kızın evine, süpriz yaptık deriz..bakalım mutlu mu yoksa üzüntülü mü acacak kapıyı bize “ der.
Yaşlı adam “tamam” der. Otobüsten iner bir taksi ile kızlarının evine gelirler..kapıyı çalarlar...kapı açılır ve kızları anadan üryan karşılar anne ve babasını...ikisi de çok şaşkındır...Kisa bir duraklamadan sonra annesi “ Kızım bu halin ne sen delirdin mi neden çıplak dolaşıyorsun” der...Kızı yanıt verir “ Anneciğim bu benim aşk elbisem “ der. Bu kez şaşkınlık içinde donmuş yüz ifadesiyle babası konuşmak için hamle yapacakken, diğer odadan damatları çıkar gelir,,,ve o da anadan üryandır...Bu duruma bir türlü anlam veremeyen baba “ Oğlum hadi bizim kız kafayı yemiş sen akıllı olsan bari bu haliniz nedir ? diye sorar. Damat yanıtlar “ Sevgili babaciğim bu bizim aşk elbisemiz” der. Sonunda Karı koca “bunlar kafayı yemiş” der ve çeker evlerine giderler. Ancak kadın eve gelince kızı ve damadının aslında ne kadar mutlu olduğunu anlayacaktır. Ve çok özenir. Bir gün kocası kahveden eve gelmeden önce, o da anadan üryan evde dolaşmaya başlar. Kapı çalınır adam kapıyı çıplak açan karısını görünce “tövbe tövbe kadın sen de sonunda kafayı yedin bu halin ne “ der. Kadın yanıt verir.
“Bu bizim aşk elbisemiz kocacığım “ Adam şaşkındır ama gülümseyerek...“Eee be kadın giydin giydin bari ütüleyip de giyseydin “ der. J
Sevgiyle, Mutlu Kalin...
Profesyonel Koç
Derya Colaker
Yorumlar