Degerli okuyucularım, Sizlere bu yazımda yaşanmış bir hikayeyi paylasmak istiyorum…Genç bir kadın tanıdım yıllar önce üç güzel evladı olan, eşiyle mutlu bir hayatın içinde, hayat dolu bir kadın…....
Genc kızlık döneminde yaşadığı çok zor zamanlarını ve ruhunu yeniden nasıl inşaa ettiğini anlatmıştı bana, güven duygusunu katık yapıp, girdiğimiz bir sohbet akşamında…Üvey babasının ona yaşattığı travmadan bahsetti uzun uzun ama bilinçli bir geçmiş yüzlemesinden arta kalan rahatlıkla…! Öz babası ölünce annesi bir adam sevmiş ve evlenmişti. Babasının ölümü ve yeni bir babaya alışmak onu sarssa da zamanla kabullenmişti...Genç kızdı artık..güzel ve okulunda başarılı bir genc kız. Anlatmaya baslamadan önce bana „ Ya bedeninden ayrılmayı seçersin ya da içine girmeyi „ demişti…Ne demek istemişti acaba..! Can kulağı ile dinledim onu…anlatıyordu: “ Üvey babam belli ki aylardır planladığı çirkin emellerini gerçekleştirmek için, annemin şehir dışında olduğu bir gece odama girdi. O aklımla algılamakta geç kaldığım bir yaklaşımla sokuldu bana…tecavüze uğrayacağımı nerden bilecektim, cinselliği dahi bilmediğim yaşımda…Kabus dolu anlardı…Ağlıyor direniyordum ama nafile, evde kimse yoktu, sesimi duyan da olamazdı…o iğrenç emeline ulaşmış, bense dünya basıma yıkılmış, ilk cinsel deneyimimi acı bir şekilde yaşamıştım. Ağlamıyor sanki böğürüyordum, amacına ulaşan üvey babam ise, tehditler savurarak, yaşanılan insanlık dışı durumu kimseye söylememem için beni defalarca uyarıyor, bir yandan da bağırıyordu. O kabus dolu gecenin sabahı yataktan kalkamaz haldeydim. Annem eve dönmüş benim halime bir türlü anlam veremiyor, defalarca neyim olduğunu öğrenmek için soru yağmuruna tutuyordu. Hastayım diyebiliyordum sadece. Annem günden güne daha da bir kaygılanıyor artık beni sıkıştırmaya başlamıştı ki, kaçışı ölümde buldum. Yine bir gün annem alışverişe gitmişti ve odamdaki avizeye takılı demir kancaya bağladığım ipi boynuma geçirdim, iskemleye tekme vurmak üzereyken kapı açıldı ve annem içeri girdi…Onun çığlıkları arasında vurdum tekmeyi aceleyle…boğazımda oluşan yanma ile nefes alamıyor, bedenime sıcak kaynar bir suyun yayıldığını hissediyordum. Annemse ayaklarımdan beni havaya kaldırmış bağırıyordu...Annemin gayreti ile kendimi yatağımda boş bakışlarla, nefes almaya çabalarken buldum. Bu ölümle yüzleşme anı, üvey babam ile yaşadığım o iğrenç geceden çok daha ağır geldi bana…anneme acı vermiştim. Annem çaresiz ağlıyor, odada ordan oraya cırpınırcasına dolanıp duruyordu. Neden bunu yaptığımı sorduğunda yanıt bile alamıyordu...Doktorlar, aile büyüklerinin konuşmak için gösterdiği çabalar, hiç biri çözüm olmuyordu. Okulda da başarım düşmüştü, çoğu zaman gitmiyordum. Korkuyordum, kendimi suçluyordum, sanki kötülüğü yapan üvey babam değil, bendim.., olanları anneme anlatmaya cesaretim yoktu. Ben anlatmadıkca bu travma yakamı bırakmıyordu…sanki ruhumu örümcekler sarmış, bir yere kıpırdayamıyordum. Mahallemizde çok sevdiğim bakıma muhtaç kimsesiz yaşlı bir dede vardı..bu olaydan önce arada annemin pişirdiği yemekleri ona götürürdüm. Hep ona uğrar bir ihtiyacı var mı diye sorardım..cok uzun zamandır gitmemiştim. Bir gün onu ziyeret etmek istedim…iyiki gitmiştim…Hayatın cizgileri yüzünü sarmaşık çiçeği gibi sarmış bu bilge adam, bana içeri girer girmez gözleri bir feneri andıran ışıltıyla, öyle mutlu bakıyordu ki, öyle hayat doluyduki hayatının zorluklarına rağmen yasama sarılan bu adamın karşısında ölmek istediğim o andan utandım…Ve ona anlatmaya karar verdim. Dinledi beni ve dedi ki, “Bak kızım, yaşadığın bu olayı saklamakla sana bu fenalığı yapan adamı korumussun aylarca, oysa masumlar korunur ve masum olan sensin…Yaşadığın bu ağır olayı annene anlatmamakla, ikinize de bedel ödetmissin. Hemen annene durumu anlat ve onu da kendini de kurtar bu acıdan , bedenden çıkmak acizlerin korkakların işidir., sen bedeninin içine yeniden girmelisin, yaşamayı seçmelisin…!Derininde hapsettiğin bu olayı af et ve azad et kendini. Sen bunu yapabilirsin, bana eskiden olduğu gibi başarılı hayat dolu meleğimi geri getir yoksa bir daha beni görmeye gelme“ dedi. Çok etkilenmiştim bu yaşlı bilge adamın konuşmasından eve gelip düşündüm…Bedenimin içine nasıl girecektim. Kendimi azad nasıl edecektim…! O yaşta algılamakta zorlansamda, yeniden bedenimin içine girmeyi denedim. Geceler boyu bir tünelde dolaşırcasına iç dünyama yolculuklarım başladı, her uğradığım durakta karşıma taciz anım çıktı. Fakat zamanla gördümki ben o olayla yüzleştikçe, ruhumu saran örümcekler bir bir dağılmaya başladı. Ve bir gün kendimi iyi hissettiğim bir gün annemi karşıma alıp, herşeyi anlattım. Sapsarı kesildi, sessiz çığlıklarını o kadar net duyuyordumki, ikimiz de sustuk bir süre, sonra kalk dedi gidiyoruz. Aldı beni ve bir valiz ile evden ayrıldık. Bilinçli bir kadındı annem, şanslıydım sevgisiyle iyileştirdi beni…Yeni bir hayat kurduk birlikte, ne bir daha annem üvey babamın adını andı, ne de bu olayı konuştuk. Insanlara dokunabilmek için, psikoloji okudum. Şimdi hastalarıma kendi ruhlarındaki örümcekleri nasıl temizleyecekleri konusunda, yaşamayı seçmen biri olarak, destek olmanın mutluluğunu yaşıyorum…! „ dedi....
Bu yaşam öyküsü, hem ülkemizde hem de dünyada yazık ki bu ve benzeri tacizlere uğrayan yüzlerce kadının sadece bir örnegi…! Fakat ne yaşarsak yaşayalım hiç bir olay çaresizliğe terk edilmemelidir…Susmak çözümleri yok etmektir…Oysa cözüm hep vardır…yeter ki çözümlere yelken açma cesaretimiz olsun. Yaşamayı seçmek, bedenimizin içine yeniden girmek ve yeniden doğmak bizim elimizde…
Sevgiyle kalın, Mutlu kalın.
Profesyonel Koç
Derya Colaker
www.deryacolaker.com
Yorumlar