Bacaklarımız, tüm bedeni taşıyan, yürüme ve koşma işlevine sahip uzvumuzdur. Düşünün ki, bir bacağınız yok…dengede olmanız mümkün mü ?, ne yazık ki değil…tek bacakla bırakın koşmayı, yürümek için bile desteğe ihtiyaç duyacaksınız. Iki bacakla yapabildiklerinizi artık tek bacakla yapamayacaksınız…Toplumu oluşturan bacaklardan biri de kadındır. Kadını yok sayanlar hayatın her alanında kendini tek bacak ile yaşamaya mahkum edenlerdir..!
Bir toplumun her iki bacağının da eşit kondisyona sahip olması, gireceği her maratondan başarıyla çıkmasını sağlar. Bir bacağı kas çalıştırıp güçlendirirken, diğer bacağı unutmak, güç kaybına sebep olur. Bugün hala 8 Mart`larda Dünya Kadınlar Günü kutlanıyorsa, toplumu oluşturan bacakların kadın tarafında güç kaybının devam ettiği, henüz çözümlenmemiş meselelerin olduğu ortaya çıkıyor.
Bir diğer yanda, Newyork`ta haklarını arayan o cesur kadınlar, 8 Mart 1857 yılında tekstil firmasında çıkan yangında ölmeseydi…Clara Zetkin 1910 yılında, Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansında, 8 Mart ıin Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmasını önermeseydi, Birleşmiş Milletlerin aldığı karar ile kadın haklarının gündeme geldiği 8 Mart Dünya Kadınlar Günü olmasaydı, acaba kadınların hakları, eşit yaşam kosulları gündeme gelecekmiydi…Düşünsenize, her yıl 8 Mart ta kadınların hak ve özgürlüklerine dair, neredeyse her ülkede yüzlerce konferans, sempozyum düzenleniyor, binlerce makale yazılıyor…buna ragmen, yine kadın cinayetleri, yine kocasından sevgilisinden, ağabeyinden şiddet gören kadına dair acı haberleri medya dan duyuyoruz…yazık ki duymaya da devam edeceğiz...
Erkekten daha az maaş ücreti ile çalıştırılan kadınlar..,sünnet edilen kadınlar..,tacize uğrayan ama susan kadınlar..,çocuk gelinler..,karnından sıpayı belinden sopayı eksik edilmeyen kadınlar, aldatılan, atılan, satılan kadınlar…yok mu ? bitti mi ? 8 Mart larda hatırlanan, ellerine birer kirmizi gül verilince, bütün acılarının dineceği sanılanlar…Dünya siyaset tarihinde saysan üç beş kişiyi geçmez, başbakan olmuş şanslı kadınlar…mesela mecliste, şirketlerde „erkek kotası „ diye bir kavram yoktur, ama “kadın kotası“ diye bir kavram vardır. Bu iyi birşeymiş gibi servis edilir, cinsler arasında ki eşitsizliği az da olsa önleme amacı güder ve aslında kadın hareketinin bir kazanımıdır ama kadınların erkekler ile eşit haklara sahip olmadığının da gizli algısını barındırır…eğer herkes eşit haklara sahip olsaydı, kotalara da gerek olmazdı…
Ben daha fazla, daha farklı birşeyler yapmanın gerekliliğine inanıyorum…çalışan, üreten, doğuran, bakan büyüten kadınlara hak ettiği sevgi ve saygının verilmesi gerekir…Bilinç düzeyi eksik, öfke kontrolü sorunu olan, şiddete meyilli, kadını satın alınmış bir eşya gibi gören karşı cinse, kadının önemi konusunda seminerler vermelidir. Her yıl 8 Mart ta düzenlenen çeşitli etkinliklerde „sevgili kadınlar sizi haklarınıza sahip çıkmaya farkında olmaya çağırıyoruz“ demek yetmez...kadının haklarını ihlal eden toplumun diğer bacağı olan erkeği “insan hakları“ konusunda bilgilendirmek, ergenlik döneminde erkek çocukların karşı cinse karşı olan davranışlarını mercek altına almaları için ve pek tabiki ilk önce anneleri eğitmek gerek…
Ağaç yaşken eğilir…daha çocuk yaşta zihinlere kadına saygı ve sevginin önemini aşılayabiliriz…kadın ile erkek arasında bedensel ayrımın dışında, hiç bir fark olmadığını, her iki cinsinde etten kemikten ve duygulardan oluştuğunu, erkek olmak ile adam olmak arasında ki farkın ne olduğunu, adam olmak için hakkanet, vicdan, korumak, gözetmek, sadakat, sevgi saygı gibi değerlere sahip olmak gerektiğini, öğretebiliriz...
İyi eğitimli, bilinçli, ruh sağlığı yerinde çocuklar yetiştirirsek, kadınıyla erkeğiyle, toplumun her iki bacağı da güçlü olacak, gelecek nesiller cinsler arası eşitsizlik gibi kavramları tanımayacak, kadın erkek aynı haklara sahip huzur içinde yaşayacaklardır.
Dünya Kadınlar Günü ya da Dünya Emekçiler Günü, almanca ‘‘Internationaler Frauentag“, ingilizce „International Women`s Day“ kutlu olsun…
Sevgiyle kalın, Mutlu kalın.
Profesyonel Koç Derya Colaker
www.deryacolaker.com
Yorumlar