Sevgi insan ruhunun içinde barındırdığı en yüce enerji potansiyeli olmasına karşın, kişilerin bu değeri yaşama yansıtırken farklılıklar gösterdiğini gözlemliyorum..
Bana göre insanın özünde barındırdığı sevgi potansiyelinin derecesi herkeste aynıdır. Birinde çok ya da diğerinde fazla olamaz..Sevgi ölçülebilen bir kavram değildir. Eğer ölçüsü olsaydı, o zamanda bir gram sevgiyi çoğaltmanın yollarını aramak lazım derdim....
Peki biz insanlar sevgiyi nasıl yaşıyoruz?
Sevgiyi yaşarken, ya abartıyoruz ya da „Sevgimi göstermem şımarır“ gibi egonun yarattigi dürtüyle kişiyi yargılıyoruz. Sevginin bir de toplumsal inançlara göre yaşayış şekli varki, işte o tabulaşmış yanlış inanç beni çok derinden etkiliyor....Buna en güzel örnek Türk toplumunda Anadoluda yaşayan bir çok ailenin, büyükbaba önünde kendi çocuklarını kucağına dahi alamayışına , aslında sevgiyi evladından esirgemesinin adına „Saygı „ denildiği gibi..!
Birini abartılı sevmenin temelinde ise, aslında kişi sevilme arzusu ve açlığı içindeyken, en yakınında kim varsa kendinde var olan sevgisini sınırsız enjekte ederek , bu sevgi eksikliğini giderdiğini ve beslendigini düşünüyorum. Tip ki ıssız bir çölde evladıyla yalniz kalmış bir annenin , susuzluktan bağazı kuruduğu halde , eline geçen suyun tamamını çocuğuna içirerek, suyu içmiş kadar huzurlu hissetmesi gibi...
„Sevgimi göstermem şımarır“ tezinin altındaysa kaybetme korkusunun yattığını düşünüyorum.. Kişilerin „seni seviyorum“ cümlesini sevdiklerine söyleyememesinin nedenlerin başında bahsettiğim kaybetme korkusu dürtüsünün egoyu uyararak, „ sakın çok sevdigini belli etme şmarır ve sevgi arsızı olur, karnı doyan masadan kalkar felsefesi yatmaktadır...“
Esasında „Seni seviyorum“ cümlesini neden söylemiyoruz ? başlı başına bir araştırma konusu aslında.. Zira nedenlerin içinde utanma duygusu , gereksiz görme inancı, sevgi sözcüklerini telaffuz etmenin bireylere aile içinde çocuklukta alışkanlık haline getirilmemesi gibi bir çok incelenmesi gereken konu var.
Sevgi kavramı geniş çaplı değerlendirilecek olunur ise, üzerine sayfalar dolusu fikirsel tezler, düşünceler yazılabilir elbettte..Fakat ben kısaca değindiğim bu tanımlarımın dışında,
SEVGİNİN yaşama en doğal şekliyle erozyona uğratılmadan yansıtılmasından yanayım. Hiç bir inanca, tabuya, önyargıya kıymet vermeden , bü yüce duyguyu serbets bırakarak, insan ruhunun derinde yaşayacağı özgürleşme eylemi inanın, kimi zaman hayatın size tepside ikram ettiği tüm olumsuzluklarla baş edebilmeniz için tek çare olacaktır..
Sevgiyle, Mutlu Kalın
Profesyonel Koç
Derya Çolaker
Yorumlar