Sınırsız serbestlik getiren, dünyayı bir küçük ekrana sığdıran internetin, ve özelikle insanlar arası iletişim ağının en geniş boyutunu oluşturan Facebook, Twitter, Instagram gibi sosyal medya ağlarının kullanımı, kişinin niyet ve amacı doğrultusunda ona ya fayda sağlıyor ya da zarar verebiliyor...
Bu yazımda çok geniş bir konu olmasına rağmen kısa da olsa, sosyal medyanın yarar ve zarar ikilemini ele almak istiyorum...
Ikilem diyorum çünkü zarar verdiğini bilen kişi de sosyal medyadan kopamaz hale gelmiş durumda... Bağımlılık seviyesinde yaşayan, günün neredeyse yarısından fazlasını facebook da geçiren insanlar biliyorum...üstelik bu insanlar sosyal medya da geçirilen zamanı teslimiyet diye adlandırsalarda, “ Evet zamanımı çok alıyor, hatta son zamanlarda öyle kaptırdım ki, rutin hayatımı etkiledi, üretmemi engelledi aslında bunu istemiyorum ama elimde değil, gün içinde bir kaç defa facebook’uma göz atmadan arkadaşlarımın iletilerine yanıt vermeden huzurlu olamıyorum...” savunmasını da yapmaktan geri kalmıyor. Bu ikilem değilde nedir..! Günümüzde sabah uyanır uyanmaz cep telefonuna bakanların sayısı hiç de küçümsenecek cinsten değil. Yapılan araştırmalara göre, Facebook da her bir dakikada 694 980 durum güncellemesi oluyor, 532.080 twitt atılıyor. Geçmiş yıllarında anı biriktiremeyen insanlar, facebook da her anını biriktirmek için hızla yarışıyor. Yine bir araştırmaya göre, her gün 250 milyon fotoğraf ekleniyor. “Fotograflarıma yapılan beğeniler ruhumu okşuyor, cok mutlu oluyorum.“ diyen kişinin söyleminden de anlaşıldığı gibi, sosyal medyayı vakit kaliti olarak gören bir kişinin aksine, sosyal medya bir çok bireyin mutluluk hormonu salgılamasına da yardımcı oluyor.
Neden mutluluk hormonu salgılıyor peki ? Çünkü birey sanal ortamda hiç tanımadığı hayatları izleyerek, gözlemleyerek merak etme dürtüsününe her an yanıt alabiliyor...Kim nerede ne yapmış, kim ne yemiş, kim ne giymiş artık bütün bu magazinsel duygularını sosyal medyada giderebiliyor. Kişi kendinden daha alt statüleri ve yaşam modellerini görmek ile kendine ait değerlerin de farkına varabiliyor..kıyas alanı genişliyor. Diğer yanda kişinin üyesi olduğu sosyal medyada reel yaşamda oluşturduğu sosyal çevreden göremediği kadar ilgi görmesi, beğenilmek ve değerli olma ihtiyaçlarına hizmet almak hoşuna gidiyor. Yüklediği fotoğralara her gün kaç beğeni almış diye sayan takip eden kullanıcıların olduğunu düşünürsek, değerli olma duygusundan mahrum yaşayan bir kişinin, sosyal medya bağımlılığına şaşırmamak gerekir.
Sosyal medya ayrıca cesaret duygusunu da onarmaya yardımcı oluyor. Bir özgüven geldi insanlara...herkes yazar herkes şair herkes felsefeci oldu çıktı. Bunu kinaye olarak almayın lütfen hakikaten öyle düşünüyorum...yazmaya korkan adam yazar çizer oldu...okuma alışkanlığının fukara olduğu toplumumuzda, sosyal medya sayesinde herkes okur oldu. Nazım Hikmet i tanımayan duvara düşen bir Nazım yazısını okuyarak Nazım’ı öğrendi. Dostoyevski nin bir sözü, Mevlana’nın Şems’in hayat felsefesi, siyasi gündemin takibi, dünyaya dair haberlere karşı duyarlılık arttı. Sosyal Medya bir çok kişide iyi yönde alışkanlıkların gelişmesine de katkı sağladı. Mesela bir çok kişi sabah gözünü açar açmaz facebook, twitter veya instagramda güne “Günaydın..” diyerek başlıyor, geceye “iyi geceler “ mesajıyla veda ediyor...Hiç kimse hayatında bu kadar günaydın ve iyi geceler kelimesini sosyal medya ağları açılana kadar eminim kullanmamıştırJ zira biz toplum olarak, ev halkına dahi günaydin..iyi geceler...seni seviyorum gibi ilişkileri pekiştiren kelimeleri kullanmayı pek de alışkanlık edinen bireylerden değiliz...!
Sosyalleşmenin yeni yolu olan sosyal medyanın en olumlu getirisi ise, hiç tanımadığınız biri ile kurulan düzeyli bir iletişimle, uzun yıllar dostluk bağlarının oluşması sağlanabiliyor. Kurumsal tanıtıma ve özellikle reklam sektörüne çok büyük faydalar sağlıyor. Bireylerin biribiri arasında gerçekleştirdikleri yazışmalarla, sorunlara ya da gündemdeki her hangi bir konuya dair çeşitli görüş açılarını farketmeye ve konuya daha geniş bir pencereden bakmaya, yeni bakış açılarını geliştirmeye de destek veriyor. Bunların yanısıra saygı ve sevgi ile kurulan iletiişm dilinde seviyenin kalitesine bağlı olarak yapılan paylaşımlar sonucu çok iyi iş bağlantıları, proje birliktelikleri, evlilikle sonuçlanan aşklar, insanii güzel durumların da yaşanması mümkün olabiliyor...
Olumlu yanlarından fayda sağlayanların dışında, kantarın topuzunu kaçıranlarında olduğu sosyal medyanın zararlarına da bir bakış açısı getirelim bakalım...
Bana göre, Sosyal Medya nın en olumsuz yanı yüzyüze iletişimi azaltması oldu. Bireyler artık neredeyse nişan düğün davetiyesini bile facebook tan yayınlayarak, kolay yoldan emeksiz iletişimi yoğun kullanır oldular...Bu da insanların göz teması ile sevgi minnet, teşekkür gibi duygularla birbirlerine yansımalarını azalttı...Dikizlemeyi kolaylaştırdı, dedikodu kültürünü arttırdı. Malasef kadın ya da erkek hiç farketmez ihanetin boyutunu yükseltti. İhanet artık küçük bir ekranda ama dünya kadar geniş seçeneklerin sunulduğu ortamda güncel eylemler arasında yerini aldı. Sosyal medyada oldugunun dışında görünmek, olmak istediği gibi olabilen insan modelleri çoğaldı. Sahteleşmenin yüzsüzleşmenin de sahnesi haline geldi. Yüz yüze geldiğinde karşısında ki kişiye söyleyemeceği cümleleri ekrana yazarak söyleyenlerin sayısı arttı. Laf sokmalar, dolaylı mesajlarla kızdığı kişiyi alt etmenin orgazmını yaşayanlarla dolup taştı. Sosyal platformda popüler olan yalancı sahte kahramanların, kimliksizlik sorunu çektiklerini bilmek, gerçeklikten uzak bu insanlarla aynı ortamda olmak, sosyal medyanın elbette ki dramatik yanı..! Diğer yanda kimlik sorunu çeken zayıf bireylerin fotoğraflarına gelen yüzlerce beğeni, izlendiğini bilme, insanlar tarafından takip edilmenin yarattığı hoş duygu, narşizmin ve egonun da artışına neden oldu. Her kesimden her çeşit karakterden insanın dolaştığı serbet dolaşım bölgesi dediğim sosyal medyada, kişisel bilgilerinin çalınması sonucu başı belada olan binlerce insan var...Özellikle gazetelerin üçüncü sayfalarında internette tanıştı..şöyle oldu böyle oldu diye haberleri okuyunca, hayat deneyimi olmayan, doğru seçim ve tespitlerde zorlanan ergen gençler için ne kadar tehlikeli bir platform olduğunu bilmek, yeterince ürpertici...
Yapılan bir araştırma sonucu, sosyal medyada kimlik kargaşaşı yaşayan, kişilik bozukluğu denilen psikolojik rahatsızlığı olan kişilerin, arkadaşlarının seyahat fotograflarını gördüğü zaman ulaşamadığı yerlere gidememekten dolayı depresyona girdikleri tespit edilmiştir. Kendi koşullarına isyan edenlerin, yoksunluk duyusuna kapılanların sayısı hergün artmaktadır. Başkasının yaşamını gözlemlerken kendi yaşamından hoşnutsuzluk yaşayan kişi, mutsuz olmaktadır. Bunun dışında insanlar sosyal medyayı örgütlenme platformu olarak da kullanmaktadır. Bütüne hizmet eden örgütlenmelerin olumlu yansıması yaşanırken, toplumun bir kesimine hizmet eden fakat genele zarar verecek olan bir fikri, bir tezi kitlelere empoze ederek, yaygara koparan, provakasyonu depreştiren, kitleri felakete sürükleyen örgütlenmeler, sapmalar, ayrışmalar da sosyal medyanın ne yazik ki karanlık olumsuz etkilerinden biridir.
Herşeye rağmen, 955 milyon aktif kullanıcısı olduğu söylenen Facebook bir ülke olsaydı Çin ve Hindistan’dan sonra dünyanın en kalabalık 3. ülkesi olurdu. Böylesi büyük bir gücü iyisi ile kötüsü ile görmezden gelmenin artık imkanı yok...Siz de bende sosyal medyayı kullanıyoruz...kullanmaya da devam edecegiz... Bunu yaparken gerçek iletişimden, reel hayattan yani gerçeklikten kopmadan, kendi kişilik çervemize değerlerimize uygun iletişim ve paylaşımlarla, yeni çağın sosyalleşme modelinden nemalanmanın keyfini çıkarmaya devam edecegiz...
Sanal ortam, sosyal medyada da olsanız...,
Niyetiniz neyse Ameliniz odur..!
Sevgiyle, Mutlu Kalin...
Profesyonel Koç
Derya Colaker
Yorumlar