Özgüveni eksik olanların ise, konuşmasının şekli, sesinin tonu, vücüt dili farklıdır. Konuşurken çekimser, hata yapmaktan korkan bir uslup ile konuya dahil olmaya çalışır. Sesinin tonu gür ve barrak değildir, tam tersine duyulmakla duyulmamak arası bir ses çıkacaktır.

Özgüven, hiç kuskusuz kendine inanma, varlığının farkında olma, kendine yani benliğine saygı duyma, yaptıklarından ve söylediklerinden emin olma, yanlışlarının da sorumluluğunu taşıma halidir…Özgüveni tam insanlar, hayatın getirdiği olumlu ya da olumsuz durumları aynı ölçüde karşılarlar, birinde havalara uçarken, diğerinde yıkılıp herşey bitmiş moduna girmezler. Çünkü onlar bilir ki, elinden gelenin en iyisini yapmıştır ve eğer birşey olmadıysa, olmaması gerektiği için olmamıştır. Kendini suçlamak, kurban psikolojisine girmek özgüvenli insanların işi değildir. Yaptıklarının karşılığını almak kadar, alamamak da vardır. Ve bu durum asla dünyanın sonu değildir. Bir daha denemekten başka yol yoktur ve yine dener, yine dener, bir daha dener…

Sıfırdan bir yere gelenlerin çoğu başarılı olmayı özgüvenlerine borçludur. ÖZGÜVEN, insanın gücünün ortaya çıkmasında cesaretlendiren, motivasyonunu güçlendiren, beden ve ruh ilişkisinde katalizatör görevi üstlenen, omurgayı dimdik tutan en önemli duygudur.

Özgüvene dair yaptığım tanımdan sonra, Berlin`de ev hanımlarına yönelik bir proje kapsamında gerçekleşen söyleşide bana yöneltilen bir çok sorudan, önemli dört soruyu ve yanıtlarımı buradan sizlere ulaştırmak istiyorum.

Özgüven eksikliği hayatımızı nasıl etkiler ?

Elbette olumsuz etkiler. Yukarıda omurga eşleşmesi ile tanımladığım özgüven de eksiklik varsa sağlıklı bir bedene ve ruha sahip olmak imkansızdır. Kendi fikrini açıkca ortaya koyamayan birey, buna sebep olarak sürekli yanlış yapmaktan korktuğunu söyleyecektir. Sonuç olarak kendine inancı ve öz saygısını oluşturamadığı için kararlarını verirken başkalarının fikirlerini uygulayan bireyler ortaya çıkacaktır. Bu da başkalarının sizin için çizdiği şekil verdiği bir hayatı yaşamaktır. Bir diğer önemli etki ise, özgüven eksikliği kişinin kendisini sürekli eksik yetersiz hissetmesine sebep olur. Bu yetersizlik duygusu ile hedef belirlemek zorlaşır, başarıya giden yolda cesaretsizlik, ilk engelde geri dönme, sürdürülebilirlik de eksiklik ortaya çıkar. Bu da uzun vadede yaşam kalitesini düşürecek, başarısızlığı ve mutsuzluğu bereberinde getirecektir.

Özgüvenimizi arttırmak için neler yapmalıyız ?

İlk adım olarak, kişi kendinde özgüven eksikliği olduğunu farketmelidir. Farkındalık erken teşhis gibidir. Farkındaysanız o durumu çözmek için harekete geçersiniz. Sonra kabullenmek gerekir. Yani inkar yolu ile duraklarken, kabullenmek ile farkındalık birleşince harekete geçmeniz iyileştirmek için atağa kalkmanız kaçınılmazdır. Bütün bu önemli adımlardan sonra içsel motivasyonu güçlendirecek „BEN YAPARIM“ gibi sizi ateşleyecek cümleler kullanmalısınız. Yanlış yapma, başarısız olma korkusunu üzerinizden atmak için kendinize, „Dünyada bir kişi bile yapabiliyorsa bende yaparım..“ demelisiniz. Ve sakın unutmayın, bütün yapılan yanlışlar doğruya ulaşmak içindir..! Özgüveni arttırmak için, sizlere her sabah uyandığınızda 21 gün boyunca uygulayacağınız bir egzersiz önerebilirim…Kalkın yüzünüzü yıkayın, dişlerinizi fırçalayın ve odanızın camını açın. Derin bir nefes aldıktan sonra yeni bir güne uyandığınız için şükredin. Sonra aynanın karşısına geçin ve kendi gözlerinizin içine dikkatlice bakarak, „ Kendimi çok seviyorum, hatalarıma rağmen kendimi seviyorum, kabul ediyor ve onaylıyorum. Ben herşeyin üstesinden gelebilirim. Yanlış yapmaktan korkmuyorum. Aldığım her kararın o an için elimden gelenin en iyisi olduğunu biliyorum. Hayatıma başarıyı, huzuru, sevgiyi, bolluk ve bereketi davet diyorum…“ diyerek güne başlayın. Bunun dışında özgüvenli insanları inceleyin, konuşma uslupları, vücüt dilleri, kendinden emin tavırlarına bakın. Özgüveni destekleyen kitaplar, makaleler okuyun. Ama en önemlisi asla olumsuz düşüncelerin sizi zehirlemesine izin vermeyin…

ÖZGÜVEN, kaç yaşından itibaren ve nasıl verilmelidir?

Bana göre özgüvenin gelişmesi ana rahminde başlar. Bebek ana rahminde biyolojik gelişimini tamamlarken, annenin dış dünya ile olan iletişimi, verdiği tepkiler bebegin ruhsal gelişimini etkiler. Bu etkinin sonucu dünyaya gelen çocuk için, özgüven oluşumunda en etken dönem 0-7 yaş aralığıdır. Bu dönemde ebeveynler tarafından, anlama keşfetme, öğrenme açlığı çeken çocuğa yapılan yanlış yardım veya hatası olduğu zaman cezalandırma, engel

olma gibi yaptırımlar, çocuğun kendine inancını, dolayısı ile özgüvenini körelten hareketler olacaktır. Bu dönemde, baskı yapmadan anlatarak, konuşarak çocuğun kendi kararlarını almasına destek vermek ve onun sözlerine önem verdiğinizi hissettirerek, onu dinleyerek kişilik kazanmasına yardımcı olmak doğru olandır. Çocuğunuzun her işini yapmak yerine onun kendi meselerini çözmesi için fırsatlar yaratmak, cesaretlendirmeniz gerekir. Yanında olduğunuzu ama kendisinin çözüme ulaşması gerektiğini söyleyebilirsiniz. Klişe bir cümle olacak ama çok severim…‘‘Balık tutup eline vermek yerine, çocuklarınıza balık tutmayı öğretin…‘‘

ÖZGÜVEN de doğru bildiğimiz yanlışlar nelerdir ?

İlk akla gelen genelde özgüven ukalalık ve şımarıklık ile karıştırılır. Oysa özgüven aklına geleni uygulamak ya da söylemek değildir. Öğrenmeye açık olmak, korkmadan çekinmeden fikirlerini söylemek, bunu yaparken de insanlara sayısızlık etmemektir. Her fikire açık olmak saygılı olmak demektir. Özgüven, egoyu dizginlemek, kontrol etmektir. Mütevazi olmaktır. Ön planda olmayı sevme, dikkat çekme ya da bencillikle de karıştırılmamalıdır. Özgüven, sadece kendinden emin olma halidir. Özgüven ben herşeyin en iyisini bilirim demek değildir. Ben elimden gelenin en iyisini yaptım, diyebilmektir…

Sevgiyle kalın, Mutlu kalın.

Profesyonel Koç Derya Colaker www.deryacolaker.com