Daha Yaz mevsimi yaklaşırken , tatil hayalleri kurulmaya başlar. Okullar kapanacak, iş yerlerinde yıllık izinler takvime yerleştirilecek, parmak arası terlikler, şortlar mayolar alınacak, herkesin kendi ekonomik standartına göre organize olduğu bir yerde, dinlenmeye gidilecektir..“Ver elini ey özgürlük“ nağraları atmaya sunun şurasında ne kaldiki diye düşünmeye başlanmıştır bile…! Bitmesini istemediğimiz zamanlarda biraz buruk biraz macburi kabullenişle söylediğimiz „sayılı gün biter“ deyimi o durumdaki anlamsal sevimsizliğini, gelmesini istediğimiz güne yani, tatilin başlangıç gününe doğru sayılan her günde takvime atılan centiklerde en sevimli halini yaşar…! Bu heyecan mutluluk hormonunun yüksek seviyede salgılanmasına sebet olur…
Ve gün gelir çatar bavullar hazırlanır, neşe içinde gülen yüzlerle nihayet tatil başlar…! Tatil günleri, keyfe keder yaşanılan zamanlardır. Rutin hayatta yapmaya fırsat bulamadıklarımızı yaparız. Gerçi biz koçlar zaman yönetimi seanslarılya rutin hayatta da zamanı iyi yönetmenize destek oluruz fakat yine de rutin yaşamda yönetmek ve uymak zorunda olduğumuz bir zaman kavramı, planlar, programlar vardır. Tatil de ise zamansızlık denilen o rahatlığı yaşarsınız, bir anlamda daha özgürleşirsiniz.
Tatil, spontane planlamalar, değiştirilen beslenme alışkanlıklarıyla gecenin bir yarısı uzunca dost sohbetlerinden sonra yenilen yemekler, Deniz kenarlarında veya yazlığınızın bahçesinde zamanı belli olmayan günün istenilen saatinde mangal keyifleri, sabah gün doğarken güneşi karşılamalar, doyasıya uyku, deniz –kum –güneş ile geçirilen sıcak zamanlar, Gün batımını izlerken güneşin kızılın tonlarına dokuna dokuna vedasına şahit olmak, gece mehtaba karşı yakomozun insan ruhunda yarattığı derin huzura ulaşmak, çalar saatin neredeyse hiç kullanılmadığı özgür ve neşeli zamanların tadını çıkarmaktır…! Kuralsız yaşanmış, böylesi güzel bir zaman diliminden bir çırpıda kendini sıyırabilmek zordur elbette… hatta dönüşte, ilk bir kaç gün hala türkiz rengi denizin yeşile sarıldığı manzaranın etkisi ile dolusunuzdur.
Fakat, elbette her süreç gibi Tatil de sonu olan bir sürecin yaşandığı zamanlardır. İşte sonunda bitti ve rutin hayata döndünüz…Off Tatil bitti diyorsunuz şimdi değil mi ? Kendinizi mutsuz, hatta hiç tatil yapmamış kadar yorgun hissediyor bile olabilirsiniz…Fakat bu olumsuz duyguya yoğunlaşırsanız ne bekliyorsunuz ki… siz offf-pofff dedikçe veriminiz düşer, hiç gidemeyenlerin düştüğü yorgunluk sendrumuna yaklanırsınız. Peki çözüm ne olmalı….!
Daha tatilin ilk gününde „dinlenmek için bir fırsat yakladım enerji depolayıp geri dönecek ve daha aktif bir şekilde rutun hayata dahil olacağım“ düşüncesini zihnize yerleştirin. Tatilin hiç bitmeyecek gibi algı sisteminize yerleşmesine izin vermeyin. Son günlere yaklaşırken, tatil de „iş okul v.s streslerden ne güzel uzaktım şimdi yine sil baştan stresli günlere döneceğim „ gibi sizi olumsuz ruh haline büründürecek duygu yoğunluklarından uzak durun. Dönüşte sizi bekleyen rutin hayata öfkelenmek yerine hayatın gerçekleriyle yüzleşmekte fayda var…Dönüşünüzde birdaha ki tatil planı için yeniden çalışmak fikrine kendinizi alıştırmak rahatlatıcı olacaktır. Karalar bağlamanın kime faydası var ki…! Siz zihninize ne yüklerseniz, zihin onu algılar ve uygular. Muhteşem bir tatili kendi sürecinde yaşarken keyif aldığınız gibi, enerji depolamış bir bedenin/zihnin dönüşte ışık saçan bir güneş gibi rutin ortamınızı aydınlatacağını düşünebilirsiniz mesela…
Bir başka açıdan değerlendirdiğimizde, Tatil aslında kendinize biraz uzaktan bakma fırsatı da verir. Rutin hayatınızda kendinize odaklanma fırsatı bulamadığınız için, tatil size, yapacağınız içsel yolculuk için iyi de bir ortam yaratabilir…çoğu zaman yenilenmiş, dinginlik kazanmış, kararlar almış, bazı tespitlere ulaşmıs dönersiniz…Bu kazanım ile tatilin bitimine üzülmek yerine sevinmelisiniz…zira giderken gri tondaki bakış açınızın, dönüşünüzde yenilenmiş/değişmiş hali, dünyanızı yeşil mavi sarı kırmızı tonlarla bezeyecektir. Bu renkleri yaşam alanınıza yansıttığınızda hayat çok daha güzel olacaktır…
Bir önerim de, tatilden hemen döner dönmez işe başlamak yerine en az iki gün önce dönüp rutin ortamınıza yeni ruh halinizi adapte edebilirsiniz. Bu iki günlük zamanda yaşam alanınızda dönüşünüzden mutlu olan arkadaşlarınızla vakit geçirip sevdiğiniz aktiviteleri yapabilirsiniz. Hatta ilk haftayı, iş çıkışı açık havada spor yaparak, eve gitmeden önce bir arkadaşınız ile ya da varsa ailenizden kimseler ile buluşmalar iyi gelecektir. İş yerinde ise hemen gelir gelmez en ağır işleri yapmak yerine acil ama daha kolay halledebileceğiniz işlere yönelmek sizi yavaş yavaş ortamınıza adapte olmada destekleyecektir. Rutin hayata geçiş sürecini olumlu geçirmek çok da zor değildir. Kendinize göre önlemler alırsanız travmatik bir durum yaşamazsınız. Öyle bahsedildiği gibi Tatil sendrumu ya da depresyonu filan da yaşamazsınız…
Bana göre “ Her veda bir sonraki buluşmanın ön hazırlığıdır…! „
Keyfinizce yaşayacağınız daha nice güzel tatil günlerine şimdiden hazırlık yapmak üzere…şimdi yaşam alanınızda size ait olumlu ne varsa görerek, hayata dokunmaya devam etme zamanıdır…
Sevgiyle kalın, Mutlu kalın.
Profesyonel Koç
Derya Colaker
www.deryacolaker.com
Yorumlar