Mersin coğrafi olarak da, etnik köken olarak da halen kimliğini bulmuş değildir. Yıllardır kimlik aramaktadır. En güzel deniz sahiline sahip olduğu halde denizden yararlanan bir bölge olup turist akınına uğramamıştır. En güzel dağlara sahiptir bir yayla turizmi olmamıştır. Bir liman kentidir, gemilerin akınına uğrayan bir ticaret merkezi olamamıştır. En güzel karayoluna sahiptir, ticarette bunu da kullanamamıştır.

          Etnik köken Türkistandan gelen Türkmen olmasına rağmen, sonradan gelen Arap ve Kürt vatandaşların yerleşmesi ile kozmopolit bir kent haline gelmiştir.

Biz kimiz, nereden gelmişiz, bizim kentimiz hangi dalda gelişmiştir,kimlere hizmet eder soruları halen netlik kazanmamıştır.

Yerel yönetimler bu konuda doğru karar veremedikleri gibi, kent halen bir çıkmazda ilerlemektedir. Önce kimlik bulalım, burası deniz ve liman kentidir dersek, derhal turizm için çalışmalar başlamalı, sahil temizlenmeli, dünya turizmi ile irtibat kurularak yabancı turistleri

Kentimize çekecek ilgi odakları tasarlanmalı. Gözne kalesinden kent içine bir teleferik düşünülmeli, Aslanköyde kış turizmi yapılandırılmalı, turistik yerlerimize sahip çıkılmalı.

Kızkalesi’nde bulunan adam kayaları asansör sistemi ile görülebilir hale getirilmeli, Güzel sahillerimiz işgalden kurtarılıp halkın ve turistlerin hizmetine açılmalı.

Yok eğer sadece ticaret merkezi olacaksa, Liman canlandırılmalı, karayollarımız genişletilmeli,  havaalanı yapımı hızlandırılmalı, ticaret hızlandırılmalı, organize sanayi çoğaltılmalı, ilçeler arasında ulaşım ulaşım kolaylaştırılmalı..

        Velhasıl, hala kimliğini bulamamış bir kent olarak duruyoruz. Şu anda gerçek olan, her türlü kara ticaretin, faizcilerin, üçkâğıtçıların ve her türlü örgütün faaliyet gösterdiği

Etnik kökenlerin bir ateş ve barut gibi patlamaya hazır olduğu bir kent durumundayız. İşsizlik büyük boyutlardadır. Hele son eklenen 200.000 Suriyeli ile iyice karışmış bir Büyükşehir olduk. Allah sonumuzu hayır etsin.Gereken önlemler alınmazsa yakında çok büyük olaylara sahne olacak çatışmalar kaçınılmazdır.