Denizlerin ufkuna ulaşamadığımız gibi hırs ve azim ile her gün denediğimiz fakat sonunu göremediğimizde tekrar denemek için yarım bıraktığımız her iş gibi rotamızı değiştirmeden üzerine gittiğimiz yollarda hayatlarımız da bitmek üzere. Kimi zaman yalnızsak bundan ne çıkar kimi zaman da kalabalık insanlar arasında yalnız kalıyor insan. Aklımızdan geçenleri kontrol edersek kendimize insan dediğimiz fakat insandan tabii ki daha değerli varlıklarla fikirlerimizi paylaştığımızda neler olur bilir misiniz? Her şeyden önce herkes kendine değer vermesini de bilmeli. Dünyadaki sosyolojik yapılara baktığımızda toplum, halk veya klan dediğimiz birleşik hayatlarda yaşıyoruz genelde. Hayat bilgi ve eğitim ile yaşanır, ilerler ve çoğalır. Bir bebeğin dünyaya gelmesi gibi düşünebilirsiniz. Ülkemizdeki insanların dış görünüşlerinde bir sıcaklık vardır bizlere alışık gelen, sokaklarda kendimizi yeterli ve çalışkan hissederiz, sürekli değişen koşullarda bile alt yapımız gereği ile günlük hayatımızı hem isteyerek hem öğrenerek hem de idare ederek geçirmekteyiz. Bazen şartlar ne olursa olsun denizden gelen bir meltemin esintisinde aldığımız nefesi hatırlayarak uyuruz. Çünkü şartlar ne olursa olsun sizleri sıkan, bazen peşimizi bırakmayan, bitmek bilmeyen sonunda ölüm olmadığı içindir ki bizi yine de kuvvetlendirir. Garip ama gerçek! Hep başımızdaki olumsuzluklarla mücadele etmekten kendimizi büyük bir savaşın ortasında unuttuk. Bence kadın olmak sadece savaşmaya hazır olacak kadar atılgan, mücadeleci ve dişli olmak değildir; bilgini yerinde kullanarak evrenden aldığın tüm fikirleri iyisi veya kötüsüyle dünyana kabul etmekle de olmalı, mutlak doğruya ulaşabilmek ve huzura erebilmek için bu tür çalışmaları her yerde yapmalıyız çünkü yaşamak için uyanmak ve yürümek zorundayız ve beynimiz bize bir sürü mesajlar verirken onları toparlayıp yararlı bir hale dönüştürebilmek için düşünmemiz de lazım. Dünyada yaşamış her canlı mutlaka kendi öz mücadelesini büyürken vermiştir. Ama inanın dünya var oldukça insan ve evren arasındaki iletişim çok daha fazla olacak. İnsanlar amaçlarına göre zamanı kullansalar da ortaya çıkan iş veya durumlardan anladığımız üzere herkesin söyleyebildiği veya söyleyemediği konular yine de faydasını yitirmemekte çünkü konuşulanlar aslında anlatmak istediklerimizin bir işareti.

Kendimizi kendimizden daha fazla anlayan olamayacağına göre hayatlarımızı koruyacak, değiştirecek ve geliştirecek insanlara ihtiyaç duyarız zaman zaman. Bu tür destekleri alırken duygu kontrolünü elimizden kaçırmamamız lazım çünkü tanıdıkça ve zamanımızı beraber harcadıkça amaç çıkar elde etmek gibi de olabiliyor. Kimse aklına kötü bir şey getirmek istemez ama kadına şiddetin başlangıcı erkeklerin samimiyetimizi ve arkadaşlığımızı anlamamasından çıkmıyor mu? Tabii ki de erkekler ile kadınların değer anlayışı farklıdır. Koskoca dünyada bazı kazaların bizim ülkemizde uzun zamandır kadınların peşini bırakmıyor olması bir tesadüf olamaz. Mutsuzluğun yerine eşitliği kabul edersek toplum olarak sakin bir halk olabiliriz. Her şeyi karşı taraftan beklemek olmaz, Türklerin aklı dünyada birçok insandan daha çok çözüm üretiyor yani ilginizi çeken konuları araştırıp öğrenin bilin ki hiçbir şey beyinden silinmiyor, bir gün bir yerde mutlaka hatırlayıp sorunları çözebilirsiniz. Zengin olmak sadece bankada, evde, yatta veya katta paran olmasıyla değil onu kaybetmemek için yaşadığın bedeni ve beyni çalıştırmakta ve saklamakta da başarılı olmak demek. Herkesin bir başlangıcı vardır. Umarım hedeflerinize en kısa yoldan ulaşırsınız. Eğer hedefiniz istediğiniz hayatsa zaten dünya ile barışı sağlarsınız yani kendinize güzel gözüken her şeyden keyif alırsınız. O zaman eski veya yeni demeden herşeye sahip olursunuz. Soylu doğmamış olsanız da evrende bir insansınız ve kendi bilginizi yeri geldiğinde kullanırsanız ve bunun için kendinizi hep yetiştirirseniz motivasyon hep gelir. Mutsuz olmak bir seçim ama aşırı mutlu olmaya çalışmak ta bir soytarılıkla sonuçlanabilir. Bunun dengesi ise kendine ne kadar saygı göstereceğindir. Pes etmek ezilmektir. Türk insanlarının kaç tanesi aynı fikri benimsediklerinin farkında acaba? Ortak payda da beraberce eğleniyoruz fakat yeni nesil daha bilinçli ve daha zeki. Onları da kendimize benzetiyoruz. Ülkemizi tanımalarına ve faydalı olmamalarına imkanlar sunmalıyız. Zorla bir şeyler öğretilemiyor çünkü Türk toprakları Türk halkı için her yerde her aile için eşit olarak saklanıyor. Gördüğüm kadarı ile geçim derdi insanların ortak sıkıntısı haline geliyor ama unutmayın ki bir mum ancak kendi etrafını aydınlatmakla kalmaz yani bir duruma alışmak için geçen zamanda yeni bilgiler en değerlileri olarak görülmemeli çünkü geçmişin sentezinden geçen her bilgi bizlerin doğru adımlara yeniden başlamamız için gerekli. Olayları kafamızda döndüre döndüre düşüneceğimize tazelenmiş fikri yürürlüğe koyarak ve yeni adımlarımızı düşünmemiz lazım. Eskiler değişmeyeceğine göre yeniliklere kapımızı açmamız lazım. Bu da basit bir oyun; en yetenekli olduğunuz taraflarınızı en görünür haline çevirin. Siz mutlu olmaya başlarsanız dünya size daha büyük gelir. Belki sıkıntı hala üretilir ama mücadelede yalnız olmadığınızı görürsünüz. Yalnız olmadığınızı anladığınızda da egolarınızdan kurtulup kendinizi daha iyi anlarsınız.

Öğrenmenin yaşı yoktur. Hayaller gerçekleştirmek içindir. Hayallerinizi ertelemeyin. Macera da güzeldir. Önemli olan hayatımızı boşa yaşamamış olmak. Zaman çok hızlı akmakta, önümüzdeki saatler uzun gözükse de birikimlerimiz o derece çoğalıyor ve sadece bunlarla mücadele etmeye çalışmaktan hayattan keyif almayı unutuyoruz. Düzenli bir hayatta da koşuşturma vardır, çocukluk yapmayı bırakın ve ne kadar doğru bilgiye erişebildiğinize bakın.