banner68

banner113
19 Ağustos 2025 Salı

CHP’Lİ BAŞEVİRGEN: “ERDOĞAN’IN EKONOMİ POLİTİKALARI VATANDAŞI FAİZE ÇALIŞTIRIYOR...”

GÖNÜL ALMAK

29 Eylül 2015, 18:36

 Değerli okuyucum, size Berlin`den yazdığımı, yazılarımı takip edenlerin bildiğini tahmin ederek, bu yazımda Berlin `de metroda şahit olduğum anlamlı bir iletişim örneğini paylaşmak istiyorum. Ben de bu şehirde yaşayan biri olarak, zaman zaman iş yerime gidiş ve dönüşlerde metro kullanıyorum. Hayatın akışında insanlarla yakın mesafede olmak, onlari gözlemleme fırsatı bulmak, ilginç olaylara şahitlik etmek, beni de geliştiriyor, besliyor...

   Bir sabah yine metro seyahatlerimden birinde, tam karşımda oturan bir kadın, türkçe konuşunca ister istemez dikkatimi çekti. Karşımdaydı ve muhtemelen ona darıldığını düşündügüm bir arkadaşının gönlünü yeniden kazanmak için, telefonun bir ucunda uğraşıyordu. Öylesine olaya odaklanmıştı ki, sesinin tonlamalarına dahi itina gösteriyordu. Belli ki karşıdaki onu zorluyordu... Buna rağmen soru sormuyor. “Ama sen de..” diye başlayan suçlu suç bastırır, cümleri ile kendini savunmuyordu...Telefonun diğer ucundaki kişiyi, uzunca sakin ve sabırla dinledi, arada “elbette seni anlıyorum...“ diyerek karşısındakini anladığını ifade eden rahatlatan kelimelerle devam etti: “Bak canım, ”  dedi son cümlesinde...”Seni istemeden kırmış olduğumu kabul ediyorum. Ve senden çok özür diliyorum. Bilmeni isterim ki, seni çok seviyorum ve seninle dostluğumuzun bozulmasını istemiyorum. Yıkmak kolay ama yeniden tuğlaları üstüste koyup yılları inşaa etmek zor. Bunun için hem zamana hem sabıra ihtiyaç var...Gel biz bu konuyu unutalım ve kaldığımız yerden devam edelim...Ben biliyorum ki sen bana kıyamaz beni afedersin...” artık söz karşıdan gelecekti...gülümseyen bir ifade ile dinledi ve telefonun diğer ucundaki kişiye teşekkür etti, çok mutlu olduğunu belirttikten sonra, en yakın zamanda görüşmek üzere diyerek konuşmayı bitirdi.

     Doğru iletişim örneği ve varolan soruna karşı bu güzel yaklaşıma kulaklarımla şahit olmuş ve çok mutlu olmuştum. Insanlar kullandığı dili yumuşattıkları zaman nasıl güzel diyalogların ortaya çıktığını biliyordum ama birbire bir tanıklık etmek, harika bir duygu..Merak ettim...Dayanamadım ve kadına,- “Sizi kutluyorum muhteşem bir kriz yöneticisisiniz.İstemeden konuşmanıza şahit oldum. Lütfen merakımı bağışlayın ama meseleniz herneyse, bu güzel yaklaşımınıza arkadaşınız ne yanıt verdi...” diye sordum..Gülümsedi ve dediki, “kendimi kötü hissettiğim bir anımda, istemeden arkadaşımın canını yakan bir cümle sarfettim. Uzun zaman telefonlarıma yanıt vermedi ve beni hiç aramadı... Kırıldığını biliyordum ve az önce kendimde bulduğum cesaretle burda hemen şimdi onu aramak ve özür dilemek istedim. O olaydan sonra defalarca aradım ama yanıt vermedi. Kibirimin kurbanı olup, ehh ben aradım geri dönmüyor...aramak boşuna, istese telefonu acar beni bir kez dinlerdi..aslında benim dostluğumu haketmiyor gibi telkinlerle, kendime ondan özür dilememek için sebepler aramadım. Tam tersi hatamı kabul ettim sonra da ondan vazgeçemeyeceğimi anladığım için, özür dilemek bir kez daha şansımı denemek istedim. Bu kez telefonu açtı. Bir süre direndi beni affetmemek için, fakat sonra arkadaşımın bana yanıtı şu oldu: -” Arkadaşım evet sana çok kırıldım, yaptığını haketmedim, seni afetmemeyi düşünüyordum ama sen uzun yıllara dayalı dostluğumuzu yıkmamak için bana dakikalardır nefes patlatıyorsun, ben de bu çabanı gördüm ve süreyi ölene kadar uzattımJ Ben de seni seviyor ve af ediyorum.”

    Bu iki arkadaşın dialogundan, Abraham Lincoln` un bir tavsiyesi aklıma geldi. Abraham Lincoln der ki,: “ Eğer bir kimseyi bir konuda ikna etmek istiyorsanız, önce onun arkadaşı olduğunuzu ona hissettirmelisiniz. Işte gönül almak bu kadar kolay... Boşa dememiş atalarımız “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır. “  diye...Kırgınlıkları yok etmek için, önce hatayı kabul etmek gerekir. İçsesiniz “sen hatalısın” dediği halde kabullenmemek, kibir yapmak yalnızlık ve mutsuzluk getirir...Oysa, insan yalnızlastıkça, hastalıkları artar, sevgisiz kalmak, çevreyi zamanla huysuzlukları yüzünden kaybetmek, gurur veya kibir gibi tehlikeli zararlı duyguların etkisinde kalmak, ruh sağlığını da zamanla bozar...Huzurlu yaşamak için sabırla empati yaparak, ilişkilerimiz sekteye uğradığı zaman farklı bakış açısı ile durumu gözden geçirmek ve ona göre davranmak, eften püften meseleleri büyütmemek, dağ dağa küsmüş dağın haberi yok misali, konuşmadan karşımızdakine tavır takınmak inanın sadece boşa geçen zamandan başka birşey değil...

 

Sevgiyle kalın, Mutlu kalın.

Profesyonel Koç

Derya Colaker

www.deryacolaker.com

    Yorumlar

banner112
Yeni Sitemizi Nasıl Buldunuz?

EN ÇOK YORUMLANANLAR
BUGÜN
BU HAFTA
BU AY
E-GAZETE
  • Guncel Haber Tamsayfa.Net - 17 Şubat 2021 Manşeti
ARŞİV