Kendimize rağmen yaptığımız fedakarlıklar, diğer tarafın beklentilerine uymadığında bir hiçten ibaretmiş…
Kim istemez ki karşılıksız sevilmeyi,sürekli önemsenmeyi,diğerinin kendinden vazgeçercesine her şeyini feda etmesini..?Kim istemez ki fedakarlığın öznesi değil nesnesi olmayı…?
Bir kitapta okumuştum; Aslında fedakar kelimesinin anlamı (feda-kar) feda et –kar et şeklinde yorumlanmalıymış.Aslında karşılıksız hiçbir şey yokmuş..Yaptığımız tüm fedalar, Kar etmek içinmiş…Yıllarca karşılıksız olarak gözetip büyüttüğümüz evladı istediğini yapmadığında “ben saçımı senin için süpürge ettim,karşılığı bu mu olacaktı?”diyen anne fedakar sayılmazmış..Bu görüşe ne kadar katılırsınız bilmem?Ama şu da bir gerçek ki siz kendinizi hiçe sayarak,benliğinizden vazgeçerek bir şeyler yaptığınızı sanırsınız.Ama karşı tarafın büyük beklentileri,mütemadiyen devam eden isteklerinin yanında yaptıklarınızın zerre kadar değeri olmayabilir.Elbette herkes için geçerli değil.Her ilişki kendi içinde değerlendirilmelidir..
Bir başka durumsa ortalığı toparlamak ya da iyi niyetinizden dolayı vazgeçişleriniz bir gün gerçeğiniz olabilir.Bunu da şöyle anlatalım;
Diyelim ki sırf karşı tarafa hayır diyemediğiniz veyahut o anda yapmak zorunda hissetmenizden dolayı hiç de işiniz olmayan,zorunluluğunuz olmayan bir şeyi yapıverdiniz.Başkasının yapması gerekeni onlar yapmadığı/yapamadığı için siz yaptınız.Sonra bir daha yaptınız ve sonra bir kez daha…Ve sonra bir bakarsınız ki yapan hep siz olmuşsunuz,vazgeçen siz,fedakar olan siz…Karşı ise halinden elbette son derece hoşnut…Ve üstünden yıllar geçince yorulan siz,o kişiye karşı ne kadar da hırçınsınız …Güya sebepsiz…Hiçbir şey sebepsiz değil…
Demem o ki,BİR GÜN SEBEPSİZ YERE SEVDİĞİNİZ KİŞİDEN NEFRET ETMEK İSTEMİYORSANIZ,GEREKSİZ FEDAKARLIKLARDA BULUNMAYINIZ…Sırf insanları kaybetme korkusuyla onların sözlerinin,isteklerinin ve ardı arkası kesilmeyen beklentilerinin esiri olmayınız..Çok geç olmadan hayatın iplerini elinize almanın zamanı gelmedi mi?
Sevgilerimle...
Yorumlar