Hayali olmayan birini tanıyor musunuz? En küçüğünden en büyüğüne ,kadınından erkeğine herkesin mutlaka en az bir hayali vardır diye tahmin ediyorum…En azından diliyorum…Hayal kurmak belki de şu günlerde bize en iyi gelendir…Hayaller ve hayatlar diyerek hayıflananları da duyar gibiyim…Biz kim hayal kim diyeni de..
İşim gereği hayal dünyası geniş olan kişilerin hazırlıksız konuşma çalışmalarında daha başarılı olduğunu deneyimliyorum. Duygu dünyasından uzak, hayali gereksiz bulan ve hayallerini baskılayan kişilerinse doğaçlama konuşamadıklarını fark ediyorum üzülerek.Ve en çok karşılaştığımsa herhangi bir konuda söyleyecek söz bulmakta zorlananlar.Bunu fark ettiğim an başlıyorum geliştirmeye…Tamamla diyorum bu cümleyi “BENİM BİR HAYALİM VAR…….”
Hayal kurmak küçük yaşlarda başlayan bir eylem aslında.Önce yeni bir oyuncak hayal ederiz,sonra iyi bir meslek, sonra evlilik hayali ,belki sonra çocuklarla ilgili hayaller ,sonra belki bir araba,bir ev…Bu liste uzar da uzar…Kimi hayaller kısa süreli kimisi uzun vadeli, kimi ütopik kimiyse mütevazı…Sonra zamanla gerçek dünyanın hızı içinde önce kendini sonra da hayallerini unutur insan…Tabii ki bu fikre herkes katılmayabilir. Hayal kurmak, kurduğumuz hayalleri içimizde barındırmak, gerçekleşmeyen veyahut kırılan hayallerle yaşamayı öğrenmek, her insanın farklı şekillerde başa çıkacağı bir hayat tecrübesi bana göre.
Hayal kurarak geçirdiğiniz her anın çok değerli olduğunun farkında mısınız? Birçoğumuz hayal kurmayı ‘aklı bir karış havada olmak’ gibi görüyor ve daldığımız bu düşleri kovup kendimizi gerçek hayata döndürmeye çalışıyoruz. Oysa
hayal dünyamız, hissetmek ve arzulamak istediğimiz her şeyi, hissedebildiğimiz ve arzulayabildiğimiz, gerçekten özgür olabildiğimiz tek yer.Bunun ötesinde hayallere dalmanın gerçek dünyaya da etkisi var. Psikoterapi doktorası
sahibi Jennifer Freed, kurduğumuz hayallerin vücut kimyamızı etkilediğini söylüyor. Kendimizi yepyeni bir şey yaparken hayal etmek, beynimizi bu dileği gerçeğe dönüştürmesi için hazırlamak anlamına geliyor. Diğer bir deyişle, Freed’e göre düş kurmak, beynimizin yeteneklerini zenginleştirip güçlendiriyor. Olumlu bir hayal kurarak, yani kendimizi yaratıcı, sanatsal, profesyonel veya hayatın başka bir alanında istediğimiz bir işi başarırken düşleyerek, vücudumuzdaki doğal yatkınlıkları ve kimyasalları tetiklemiş oluyoruz.Hayal kurmak bir hedef belirlektir aslında.Şu dünyada gördüğümüz,bildiğimiz ,kullandığımız her şey insan beyniyle harekete geçmiş bir hayalin ürünü değil mi
Freud’e göre hayallerimizin akışını durdurur veya içimizden geldiği gibi düş kurmak yerine onlara otosansür uygularsak, bir bakıma kendimizi hayatın üretkenliğinden uzaklaştırmış oluyoruz. Düşlerimizi yazı yazmak, resim yapmak, dans etmek, konuşmak gibi yaratıcı bir dışavurumla kanalize etmek ise, günlük hayatın dikkatimizi ve odağımızı bizden sürekli çalmasını engelleyerek içimizdeki ilham perilerinin hiç susmamasını sağlayacaktır.
Peki sizin hayaliniz ne?...
SEVGİLERİMLE
EDLAN BOSTANCI
(İLETİŞİM DANIŞMANI/EĞİTMEN/YAZAR)
Yorumlar