Anne demek, karşılıksız sevginin ete kemiğe bürünmüş halidir…! Anne demek, daha doğarken Allah’ın size tayin ettiği koruyucunuz, kanatsız melek olmaktır. Ve en önemlisi başınıza ne gelirse gelsin, hayatınız için hangi kararı alırsanız alın bir ömür yanınızda olmaktan asla vazgeçmemektir…
Annelik, bir Jinekolog’un „hamilesiniz…“ dediği anda başlıyor. Ana rahmine yerleşen henüz bir kan pıhtısı olan bu cenin, bir kadının en mutlu olduğu anı yaşatır…Günler ilerledikçe, duyulan ilk kalp atışı annenin yüreğinde bir can daha taşıdığının ilk hissedilişidir. Zaman geçtikce mide bulantısı, istediğini yiyememe halleri, veya olur olmaz zamanlarda canının garip yiyecekleri çekmesi yani aş erme durumları, birden gelen ağlama krizleri bir anne için sevgiyle karşılanan bedensel ve ruhsal değisimlerdir…hele hele hamileliğin 7. ayından sonra davul gibi gerilen karnı, su toplayan bedeni, somun ekmek gibi şişen ayakları, geceleri sağa sola dönemeyen kocaman gövdesine rağmen, daha yüzünü bile görmeden bir başka canlıyı sevdiren tek şey annelik duygusudur..! Anne, evladı ile daha karnındayken kurduğu bu güçlü ruhsal bağı, bir ömür taşıyacak tek canlıdır…!
Ve nihayetinde gün gelir çatar, doğum sancısı denilen, saatlerce kemiklerin etten ayrılışı gibi hissedilen o sancı başlar…! Bilim adamları en dayanıklı erkeğin bile sadece 30 saniye dayanabildiği bir sancı olduğunu ileri sürerler. Bunu da bir erkeğe verdikleri sunni doğum sancısı ile ispatladılar. Işte bu bile Anneliğin kutsalığının ve ilahi bir mertebede olduğunun bir kanıtıdır.. ! Annenin bebeği ile ilk tensel iletişimi, doğum sonrası doktorun göğsüne bırakışı ile başlar. Dünya daki en paha biçilmez parfüm kokusunu anne, ilk o anda içine çeker…tarifi imkansız evlat aşkı artık başlamıştır..! Ancak bir anne daha önce hiç sevmediği yiyecekleri, anne sütünün eksilmemesi artması için , yararlı olduğu söylenen bütün yiyecekleri gözünü kırpmadan tüketir. Bebeği nefes alıyor mu?, Dönerken ağzı kapandı mı? Acıktı mı ? Altını almak gerekir mi? diye gece boyunca kaygılanan uyuyamayan ve uykusuzluğu sevgiyle besleyen, of demeden yorulmayı unutan olağanüstü bir fedakarlık öreneğidir anne…! Bir anne için eş dost ile gece gezmeleri bitmiş, tatil planları, günlük hayatta yapılacak işler, kendine ayrılmış zamanlar artık bebeğine endekslidir… ona göre zamanını planlar…öyle ki, bir kadını ancak dip boyası gelmiş saçlar ile manikürü bozulmuş tırnaklarla ancak anne olduktan sonra görebilirsiniz…çünkü bir anneye bebeği ile geçirmediği zaman dilimini kendine ayırmak demek , sanki bebeğini ihmal etmiş gibi gelir ve vicdan azabı çeker…kısacası annelik evlat büyüyene kadar biraz da kendini unutmaktır….
Annelik çok şeker bir kadın olmaktır…mesela kahvaltıda sütün içine bal, peynir, reçel, yumurta, zeytin ve ekmek karışımı, kendi üretimi olan mamayı, aslında mide bulantısı bir bulmaçıJ bile bütün besinleri alsın diye zevkle, türlü şakrabanlıklarla, bebeğine yedirmeye bayılır... Bebeğinin emeklemesi, ilk adımı, ilk diş çıkarması, okula ilk başladığı gün, mezuniyet törenleri, iş hayatına atılışı, gelin ya da damat oluşu, evladının yavrusunu kucağına alışı…onun için, hepsi bir şölen tadında en duygu yüklü anlardır. Evladına dair hayatın her evresinde, bir annenin sevgi göz yaşları her daim hazır ve nazırdır…göz yaşları ruhunun derinlerinden göz pınarlarına gelip, oradan süzülen evlat aşkının ta kendisidir…
Annelik, nefes aldıkça, evladı için herşeyi göze almak demektir. Annelik eğer evlat tehlikedeyse, o narin kadın bedeninin en yırtıcı canlıdan daha vahşi olabilmesidir… Annelik gerekince kendinden vaz geçmektir…Annelik engelli olan yavrusuna, hic of demeden bir ömür bakıcılık yapmak, ona sevgi ile yorulmadan sıkılmadan psikolog olmak, onun nefes alışına her gün şükür etmektir. Annelik kutsaldır…Annelik canlıların ulaşabildiği en yüce makamdır..!
Size ait yaşam sürecinizde, annelerinize hakettikleri değeri verin. Sankın unutmayın, anneniz size veda edince, yeri doldurulamaz tek varlığınız gider, hala yanınızdaysa çok şanslısınız demektir…ona zaman ayırın…sonra telafisi imkansız bir geç kalmışlığı yaşamak istemiyorsanız, annenize sevgi ve saygınızı sakın esirgemeyin..! Hergünü anneler günü ilan edin...en azından telefonla arada arayıp gün içinde hatırını sorup, onu ne çok sevdiğinizi söyleyin. Annenizi mutlu etmek için her yıl Mayıs‘ın ikinci Pazar gününü beklemeyin…
Anneliği tatmayanların Anne olması arzumla, bütün anaların ellerinden ve kocaman yüreklerinden öpüyorum. Evlatlarınıza gösterdiğiniz o yüce fedakarlık dolu yıllarınız, onların size iyi evlat olmaları ile taçlansın diliyorum.
Sevgiyle kalın, Mutlu kalın.
Profesyonel Koç
Derya Colaker
www.deryacolaker.com
Yorumlar