Alan çocuğu yazacaktım elim gitmedi. Ne yazacağımı bilemedim. ‘Ölümden kaçarken, ölüme mi yakalandın’ deseydim. Üç beş kuruş uğruna insanları ölüme götüren cellatları mı yazsaydım. Yoksa kendi ülkelerinde mutluyken birileri ‘Müslümanlık’ adına onlara saldırarak, topraklarından, yurtlarından edilmesini mi yazsaydım. Ya da iktidarı ve diktatörlüğü gitmesin diye vatandaşlarının yok oluşunu seyreden vicdansız devlet başkanını mı yazsaydım. Aslında Alan çocuk ve diğerçocuklar için yazılacak çok şey var ama neye yarar.
Alan ve Alan gibi ölenlere faydası olmayacak. Ama cansız bedeni bütün dünyaya insanlık dersiverdi. Onun ölümü belki birçok Suriyeliyi kurtaracak. Herkes şapkasını önüne koyacak, bu işe birçözüm arayacak, Alan çocuk Suriye’nin kurtuluş ve barış simgesi olacak.
Halasının gözyaşlarıyla düzgün İngilizcesiyle bütün izleyenleri ağlattı ve dünyaya bir kez daha ‘Suriye’ye barış getirin’ dedi.
Bir diğer Suriyeli çocukta aynı şekilde ‘Biz Avrupa’ya gitmek istemiyoruz, ülkemize barış getirin’ dedi.
Yaşanan bu kadar acı, gözyaşı acaba bize bir ders olacak mı? Bizde Kürdüyle, Türküyle kendi ülkemizde yaşanan kardeş kavgasının önüne geçebilecek miyiz?. Gerçi yer yer insanlar seslerini yükseltmeyebaşladı. Bu haykırış dalga dalga büyürse, halka rağmen kimse yanlış yapamaz ve ülkemize özlenen barış gelir.
Yorumlar